6. Sınıf 2. Ünite Sözlüğü

Sosyal Bilgiler 6. Sınıf 2. Ünite Kavramlar Sözlüğü

Akın: Tedirgin etme, yıldırma vb. amaçlarla düşman topraklarına toplu olarak yapılan baskın.

Alfabe: Bir dilin seslerini gösteren, belirli bir sıraya göre dizilmiş belli sayıda harfin bütünü, abece.

Anayurt: İlk yurt edinilen yer, ana vatan.

Asimile: Kendi benliğini kaybetmek, benzeşmek

Asimilasyon: İki veya daha fazla sayıda toplum ya da grubun kültürlerinin giderek bütünleşmesi, yok olması

Avasım: Abbasilerin Bizans sınırında savunma amaçlı kurdukları sınır şehirleri.

Bağımsızlık: Bağımsız olma durumu veya niteliği, istiklal.

Baharat Yolu: Hindistan’dan başlayarak İran Körfezi ve Irak üzerinden Suriye limanlarına veya Kızıldeniz yoluyla Süveyş ve Mısır’a kadar ulaşan yoldur.

Balbal: Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinde hayatını kaybeden kişinin kurganı başına dikilen,
hayattayken yendiği düşmanlarının heykelleri.

Bayındırlık: Gelişip güzelleşmesi, yaşayış koşullarının uygun bir duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış, bakılıp güzelleştirilmiş olan yerdir.

Bedesten: Değerli malların satılması için inşa edilmiş, kubbelerle örtülü ve genellikle dikdörtgen planlı büyük yapılara verilen addır. Kapalıçarşı.

Bedevi: Çölde, çadırda yaşayan göçebe.

Beylik: Bir beyin yönetimi altındaki ülke, küçük devlet.

Boy: Ortak bir sosyal düzen içinde bir arada yaşayan, aynı soydan insanların meydana getirdiği topluluk.

Boylam: Bir noktanın başlangıç meridyenine olan uzaklığının açısal değeridir.

Buyruk: Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir.

Cahiliye Dönemi: İslamiyet öncesi Arap yarımadasında eşitsizlik ve adaletsizliklerin olduğu dönemdir.

Cihan: Üzerinde yaşadığımız yeryüzü.

Cihat: Din uğruna yapılan savaş.

Çevgan: Orta Asya Türkleri tarafından at üzerinde oynanan bir tür savaş oyunudur.

Daruşşifahane: Şifa bulunan yer. Hastane.

Derebeylik (Feodalite): Özellikle Avrupa’da, toprağı ve o toprak üzerinde yaşayan köylüleri bir tek kişinin malı sayan, toprak köleliğine dayanan ortaçağ siyasal düzeni.

Destan: Milletlerin hayatlarında büyük yankılar uyandırmış tarihî, toplumsal veya doğal olayların anlatıldığı, hayal unsurlarıyla süslenmiş uzun manzum eserlerdir.

Divan: Devlet işlerinin görüşüldüğü kurul.

Divan-ı Lügat-it Türk: Kâşgarlı Mahmud tarafından Bağdat’ta 1072-1074 yılları arasında yazılan Türkçe-Arapça sözlüktür.

Egemenlik: Yönetme yetkisi.

Elçi: Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse.

Ensar: Medineli Müslümanlara verilen isim.

Entrika: Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma.

Esaret: Esir olma, bağımsızlığın elinden alınması.

Etkileşim: Nesnelerin ya da olayların karşılıklı birbirlerini etkilemeleri anlamına gelir.

Evrensel: Bütün insanlığı ilgilendiren.

Eyer: Binek hayvanların sırtına konan oturmaya yarayan nesne.

Fetih: İslamiyet’i yaymak amacı ile bir yeri hâkimiyet altına alma.

Gayrimüslim: Müslüman olmayan kimse.

Gaza: İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan kutsal
savaş.
Göç: Ekonomik, toplumsal, siyasi nedenlerle bireylerin veya toplulukların bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi.

Göçebe: Değişik şartlara bağlı olarak belli bir yöre içinde çadır, hayvan ve öteki araçlarla yer değiş-
tiren, yerleşik olmayan kimse veya topluluk.

Gümrük: Bir ülkeye giren veya ülkeden çıkan mal ve eşyadan alınan vergi.

Gürz: Silah olarak kullanılan ağır topuz.

Han: Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı.

Harabe: Yıkılmış veya yıkılmaya yüz tutmuş yapı.

Hac: İslam’ın beş şartından biri olan ve zilhicce ayında Mekke’de yapılan Kabe’yi ziyaret etme tavaf etme ibadeti.

Hacib: Türk-İslam devletlerinde hükümdar ve vezirden sonra gelen en yüksek rütbeli görevlidir.

Haçlı Seferi: Hristiyan Avrupa’nın Müslümanlar üzerine düzenledikleri seferlerdir.

Halife: Hazreti Muhammet’ten sonra, onun vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse.

Hatun: Yüksek makamlardaki kadınlara ve hakan eşlerine verilen unvan.

Hicret: Hazreti Muhammet’in, İslamlığı yaymaya başladığı ilk yıllarda Mekke’de gördüğü aşırı baskı nedeniyle Medine’ye göçmesi olayı.

Hutbe: Cuma ve bayram namazlarında minberde okunan dua ve verilen öğüt.

İhtiyatlı: Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranan, önlem alan.

İlmek: Halı dokurken düğümleri bağlamak.

İmarethane: Yoksullara yiyecek dağıtmak üzere kurulmuş hayır evi. Aşevi.

İpek Yolu: Çin’den başlayıp Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran üzerinden İstanbul’ kadar uzanan ticaret yolu.

İstihdam: Bir görevde, bir işte kullanma.

İstikamet: Yön vermek, yöneltmek, doğrultu.

İstila: Bir ülkeyi silah gücüyle ele geçirme.

İsyan: Herhangi bir amaçla kurulu düzene veya devlet güçlerine karşı gelme.

Kabile: Ortak bir atadan türediklerine inanılan toplumsal ve ekonomik ilişkilerinde anaerkil, ataerkil anlayışı uygulayan geleneksel topluluk.

Kakule: Zencefilgillerden, sıcak iklimlerde yetişen güzel kokulu bir bitki.

Kavim: Aynı soydan gelen aralarında dil, töre ve kültür birliği olan topluluk.

Kervan: Uzak yerlere ticaret malı ve yolcu taşıyan, at, deve, katır vb.den oluşan yük hayvanları katarı.

Kervansaray: Selçuklular ve Osmanlılar döneminde yolcuların ve ticaret kervanlarının ihtiyaçlarını karşılayıp güvenliklerini sağlamak için yapılmış büyük konaklama yerleridir.

Kımız: Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan ekşi bir Türk içkisi.

Kışlak: Kışı geçirmek üzere barınılan yer, kışın otundan ve suyundan yararlanılabilen arazi.

Kıtlık: İhtiyaca yetmeyecek derecede azlık. Çeşitli nedenlerle ortaya çıkan uzun süreli gıda darlığı.

Konut: İnsanların içinde yaşadıkları barınak.

Kopuz: Geçmişten günümüze ozanların çaldığı telli Türk sazı.

Körük : Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayı üfleyen araç.

Kurak: Yağışsız.

Kurgan: Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinde, hayatını kaybeden kişinin değerli eşyalarıyla birlikte gömüldüğü mezar.

Kurultay: Eski Türklerde devlet işlerinin görüşüldüğü toplantı.

Kutadgu Bilig: Yusuf Has Hacip tarafından yazılan ve mutluluk veren bilgi anlamına gelen eserdir.

Kut Anlayışı: Devleti yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine olan inanç

Külliye: Bir caminin çevresinde cami ile birlikte kurulmuş medrese, imaret, sebil, kitaplık, hastane
vb. yapıların bütünü.

Kümbet: Genellikle büyük devlet ve din adamları için yapılmış koni, piramit biçiminde damı olan, yuvarlak veya köşeli anıt mezar

Mamur: Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışmış olan bakımlı imar edilmiş yer.

Maniheizm: 3. yüzyılda Pers İmparatorluğu içinde ortaya çıkmış ve daha sonra büyük bir coğrafyaya yayılmış din.

Medeniyet: Bir ülkenin, bir toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, fikir, sanat çalışmalarıyla ilgili niteliklerinin tümü.

Medrese: İslam ülkelerindeki genellikle İslam dini kurallarına uygun bilimlerin okutulduğu yer.

Mescit: Genellikle minaresiz, küçük ibadet yeri.

Mezhep: Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri.

Minyatür: Işık, gölge, hacim özellikleri yansıtılmayan renkli resim.

Mızrak: Uzun saplı, sivri demir uçlu silah.

Motif: Kendi başlarına bir bütün, bir birlik olan ve yan yana gelince bir bezek, süs oluşturan süsleme öğelerinden her biri.

Muhacir: Mekke’den Medine’ye göç eden Müslümanlara verilen isim.

Mutasavvıf: Tasavvuf inançlarını benimseyerek kendini Tanrı’ya adamış kimse.

Müttefik: Aralarında anlaşma veya sözleşme sağlanmış olan kimse veya topluluk.

Nevruz: Çin’den Arnavutluk’a kadar olan coğrafyada çeşitli halklar tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı.

Ordugah: Ordunun konakladığı yer.

Otağ: Hükümdara ait büyük ve süslü çadır.

Otlak: Hayvan otlatılan yer.

Örs: Biçimleri yapılacak işe göre değişen, üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli, demir araç.

Put: Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne.

Refah: Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç.

Ribat: Korunmalı kervansaray. İslam-Arap imparatorluğunun önemli sınır noktalarında askerî
kuvvetlerin barındığı, aynı zamanda ibadet için yer olan savunmalı yapı.

Saltanat: Bir ülkede yöneticilerin babadan oğula şekilde geçmesi.

Sefer: Ordunun, savaş yapmak üzere genellikle yurt dışına yaptığı yolculuk.

Sikke: Madeni para.

Siyasetname: Bir ülkenin siyasal ve toplumsal yaşamını, askeri ve mali örgütlerini yasa ve tüzüklerini, toplumun gelenek ve göreneklerini de tanıtan kitaplardır.

Soydaş: Aynı soydan gelen bireylerden her biri.

Sur: Güvenlik amacı ile örülen yüksek duvar.

Şövalye: Orta Çağ Avrupası’nda özel eğitimle yetişmiş, belli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı.

Tahrip: Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma.

Tapınak: İbadet edilen bina.

Toy: Düğün.

Töre: Bir toplulukta benimsenmiş alışkanlıkların tümü.

Türbe: Genellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı.

Türkistan: Orta Asya’da Türklerin yaşadığı bölge. Orta Asya’da batıda Hazar Denizi doğuda Moğolistan’daki Altay Dağları’na, güneyde Hindukuş dağlarına, kuzeyde Aral ve Balkaş göllerinin ötesinde Kırgız bozkırına kadar uzanan yüzölçümü 6 milyon km²’den geniş coğrafi ve tarihi bölge.

Veraset Sistemi: Türk devletlerinde hükümdar soyundan olan herkesin başa geçme yetkisi.

Vezir:  İslâm devletlerinde hükümdardan sonra gelen en yetkili yönetici.

Yaylak: Yazın barınılan yer, hayvanlarıyla birlikte yetiştiricilerin yaz mevsimini geçirdikleri ve hayvanlarını otlattıkları alan.

Yazıt (Kitabe): Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe.

Yuğ: Eski Türklerde ölüler için yapılan tören.

Yurt: Bir halkın üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçası.

Zırh: Savaşlarda ok, kılıç, süngü vb. silahlardan korunmak için giyilen, demir ve tel levhalardan yapılmış giysi.

 

Diğer Ünitelere Ait Sosyal Bilgiler Kavram Sözlüğü

6. Sınıf 7. Ünite Sözlüğü

6. Sınıf 6. Ünite Sözlüğü

6. Sınıf 5. Ünite Sözlüğü

6. Sınıf 4. Ünite Sözlüğü

6. Sınıf 3. Ünite Sözlüğü

6. Sınıf 1. Ünite Sözlüğü