Sosyal Bilgiler 6. Sınıf Sözlüğü

Sosyal Bilgiler 6. Sınıf 1. Ünite Kavramlar Sözlüğü

Âdet: Topluluk içinde eskiden beri uyulan kural, töre.

Benlik: Bir kimsenin öz varlığı, kişiliği, onu kendisi yapan şey.

Birey: Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen
insanların her biri, fert.

Birleşmiş Milletler: Dünya barışı için, uluslararası işbirliğini sağlamak amacıyla, özgür istemleriyle bir araya gelmiş olan ülkelerin 24 Ekim 1945’de kurdukları örgüttür.

Cinsiyet Ayrımcılığı: Genellikle eğitim veya iş yaşamında bireye erkek veya kadın olduğu için farklı tutum ve davranışlar içinde olma.

Dayanışma: Bir topluluğu oluşturanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda birbirine karşılıklı bağlanmasıdır.

Dilekçe: Bir isteği, bir şikâyeti duyurmak veya herhangi bir konuda bilgi vermek için yazılan imzalı başvuru yazısı.

Empati:  Kişinin kendini başka bir kişinin yerine koyarak onun duygularını anlamaya çalışmasıdır.

Etkin Vatandaş:  Devlet veya kurumların geleceklerini belirlenmesinde yönetiminde olmasa bile rol oynayan, devlete ve topluma olan sorumluluklarının bilincinde olan birey.
Etnik:  Bir ırka bağlı, soyla ilgili olan. Köken bakımından farklı olma durumu.

Gelenek: Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan
kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar, anane.

Görenek: Bir şeyi, başka türlüsünü, daha kolayını, daha işe yararını, ya da yararlısını düşünmeksizin, atalardan dedelerden görüle geldiği gibi yapma alışkanlığı.

Grup: Görüşleri, çıkarları bir olan kimseler bütünü.

Hak: Hukukun çizdiği sınırlar çerçevesinde sahip olduğumuz kazanımlar ya da yapabileceklerimiz.

Irk: Kalıtımsal olarak ortak fiziksel ve fizyolojik özelliklere sahip insanlar topluluğu.

Irk Ayrımcılığı: Bireylerin, toplumsal kümelerin veya toplumların ırk özelliklerinden dolayı eşit olmayan işlemler karşısında bırakılmaları, ayrı tutulmaları, dışlanmaları, sınırlandırılmaları veya üstün tutulmaları.

İaşe: Yedirip içirme, besleme.

İmece: Birçok kimsenin toplanıp elbirliği ile bir kişinin veya bir topluluğun işini görmesi ve böylece işlerin sıra ile bitirilmesi.

İş Birliği:  Bir işin çeşitli kişilerce ortak hareket edilerek, birlikte yapılması.

İş Bölümü: Bir toplumsal üretim düzeni içindeki değişik görev ve hizmetlerin toplumun üyeleri, kümeleri arasında karşılıklı bağımlılık ilişkileri içinde bölünmesi.

Kalıp Yargı: Bir topluluğun bütün üyelerine ait olduğu düşünülen, bilimsel temeli olmayan abartılı ön yargılı düşüncelerdir.

Kimlik: Toplumsal bir varlık olarak insanın nasıl bir kimse olduğunu gösteren belirti, nitelik ve
özelliklerin bütünü.

Kültür: Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü.

Mağdur: Haksızlığa uğramış kimse.

Mezhep: Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri.

Millet: Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve
görenek birliği olan insan topluluğu, ulus.

Milli: Milletle ilgili, millete özgü, ulusal.

Milli Kültür: Milleti millet yapan değerlerin bütünüdür.

Mülteci: Bir başka yere ya da ülkeye sığınan kimse, sığınmacı.

Otizm: Kişinin dış dünyayla ilişkiyi reddederek kendi iç dünyasına kapanması.

Ön yargı: Bir kimse veya bir şeyle ilgili olarak belirli şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargı, peşin yargı, peşin hüküm, peşin fikir.

Örf: Yasalarla belirlenmeyen, halkın kediliğinden uyduğu kurallar

Özgürlük: Bireyin başkalarını rahatsız etmeden istediklerini yapabilmesi.

Pozitif ayrımcılık: Toplumdaki diğer kişiler ile eşit koşullarda yaşamadığı düşünülen belli gruplara çeşitli ayrıcalıklar tanıyarak onları destekleme.

Rol: Bir işte bir kimsenin üstüne düşen görev.

Sivil Toplum Kuruluşu:  Belli amaçlar üzerine insanların toplumun sorununu çözmek için kurulan devlete bağlı olmayan ve bu yüzden çalışanların gönüllü olarak çalışıp, para almadıkları kuruluşlardır.

Sorumluluk: Kişinin kendine ve başkalarına karşı yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesi.

Sosyal rol: Aile ve toplum içinde bir kimsenin üstlendiği görev.

Sosyal Sınıf: Ekonomik özellikleri, yaşam biçimleri ve kültürel konumları birbirine benzeyen insanların oluşturduğu kategorilerdir.

Statü: Bir kimsenin bir toplumda ya da topluluk içindeki durumu, yeri, kazandığı saygınlık.

Toplumsal Dayanışma: Toplumun kurum ve kuruluşlarıyla ortak değerlerde birleşmesi ve birlikte hareket etmesidir.

Yardımlaşma: Kendi gücümüzü ve olanaklarımızı, başkalarının iyiliği için kullanmaktır.

Yardımseverlik: İhtiyacı olanlara karşılık beklemeden maddi veya manevi destekte bulunma.

 

Sosyal Bilgiler 6. Sınıf 2. Ünite Kavramlar Sözlüğü

Akın: Tedirgin etme, yıldırma vb. amaçlarla düşman topraklarına toplu olarak yapılan baskın.

Alfabe: Bir dilin seslerini gösteren, belirli bir sıraya göre dizilmiş belli sayıda harfin bütünü, abece.

Anayurt: İlk yurt edinilen yer, ana vatan.

Asimile: Kendi benliğini kaybetmek, benzeşmek

Asimilasyon: İki veya daha fazla sayıda toplum ya da grubun kültürlerinin giderek bütünleşmesi, yok olması

Avasım: Abbasilerin Bizans sınırında savunma amaçlı kurdukları sınır şehirleri.

Bağımsızlık: Bağımsız olma durumu veya niteliği, istiklal.

Baharat Yolu: Hindistan’dan başlayarak İran Körfezi ve Irak üzerinden Suriye limanlarına veya Kızıldeniz yoluyla Süveyş ve Mısır’a kadar ulaşan yoldur.

Balbal: Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinde hayatını kaybeden kişinin kurganı başına dikilen,
hayattayken yendiği düşmanlarının heykelleri.

Bayındırlık: Gelişip güzelleşmesi, yaşayış koşullarının uygun bir duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış, bakılıp güzelleştirilmiş olan yerdir.

Bedesten: Değerli malların satılması için inşa edilmiş, kubbelerle örtülü ve genellikle dikdörtgen planlı büyük yapılara verilen addır. Kapalıçarşı.

Bedevi: Çölde, çadırda yaşayan göçebe.

Beylik: Bir beyin yönetimi altındaki ülke, küçük devlet.

Boy: Ortak bir sosyal düzen içinde bir arada yaşayan, aynı soydan insanların meydana getirdiği topluluk.

Boylam: Bir noktanın başlangıç meridyenine olan uzaklığının açısal değeridir.

Buyruk: Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, emir.

Cahiliye Dönemi: İslamiyet öncesi Arap yarımadasında eşitsizlik ve adaletsizliklerin olduğu dönemdir.

Cihan: Üzerinde yaşadığımız yeryüzü.

Cihat: Din uğruna yapılan savaş.

Çevgan: Orta Asya Türkleri tarafından at üzerinde oynanan bir tür savaş oyunudur.

Daruşşifahane: Şifa bulunan yer. Hastane.

Derebeylik (Feodalite): Özellikle Avrupa’da, toprağı ve o toprak üzerinde yaşayan köylüleri bir tek kişinin malı sayan, toprak köleliğine dayanan ortaçağ siyasal düzeni.

Destan: Milletlerin hayatlarında büyük yankılar uyandırmış tarihî, toplumsal veya doğal olayların anlatıldığı, hayal unsurlarıyla süslenmiş uzun manzum eserlerdir.

Divan: Devlet işlerinin görüşüldüğü kurul.

Divan-ı Lügat-it Türk: Kâşgarlı Mahmud tarafından Bağdat’ta 1072-1074 yılları arasında yazılan Türkçe-Arapça sözlüktür.

Egemenlik: Yönetme yetkisi.

Elçi: Bir devleti başka bir devlet katında temsil eden kimse.

Ensar: Medineli Müslümanlara verilen isim.

Entrika: Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma.

Esaret: Esir olma, bağımsızlığın elinden alınması.

Etkileşim: Nesnelerin ya da olayların karşılıklı birbirlerini etkilemeleri anlamına gelir.

Evrensel: Bütün insanlığı ilgilendiren.

Eyer: Binek hayvanların sırtına konan oturmaya yarayan nesne.

Fetih: İslamiyet’i yaymak amacı ile bir yeri hâkimiyet altına alma.

Gayrimüslim: Müslüman olmayan kimse.

Gaza: İslam dinini korumak veya yaymak amacıyla Müslüman olmayanlara karşı yapılan kutsal
savaş.
Göç: Ekonomik, toplumsal, siyasi nedenlerle bireylerin veya toplulukların bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi.

Göçebe: Değişik şartlara bağlı olarak belli bir yöre içinde çadır, hayvan ve öteki araçlarla yer değiş-
tiren, yerleşik olmayan kimse veya topluluk.

Gümrük: Bir ülkeye giren veya ülkeden çıkan mal ve eşyadan alınan vergi.

Gürz: Silah olarak kullanılan ağır topuz.

Han: Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı.

Harabe: Yıkılmış veya yıkılmaya yüz tutmuş yapı.

Hac: İslam’ın beş şartından biri olan ve zilhicce ayında Mekke’de yapılan Kabe’yi ziyaret etme tavaf etme ibadeti.

Hacib: Türk-İslam devletlerinde hükümdar ve vezirden sonra gelen en yüksek rütbeli görevlidir.

Haçlı Seferi: Hristiyan Avrupa’nın Müslümanlar üzerine düzenledikleri seferlerdir.

Halife: Hazreti Muhammet’ten sonra, onun vekili olarak Müslümanların imamlığını ve din koruyuculuğunu yapmakla görevli kimse.

Hatun: Yüksek makamlardaki kadınlara ve hakan eşlerine verilen unvan.

Hicret: Hazreti Muhammet’in, İslamlığı yaymaya başladığı ilk yıllarda Mekke’de gördüğü aşırı baskı nedeniyle Medine’ye göçmesi olayı.

Hutbe: Cuma ve bayram namazlarında minberde okunan dua ve verilen öğüt.

İhtiyatlı: Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranan, önlem alan.

İlmek: Halı dokurken düğümleri bağlamak.

İmarethane: Yoksullara yiyecek dağıtmak üzere kurulmuş hayır evi. Aşevi.

İpek Yolu: Çin’den başlayıp Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran üzerinden İstanbul’ kadar uzanan ticaret yolu.

İstihdam: Bir görevde, bir işte kullanma.

İstikamet: Yön vermek, yöneltmek, doğrultu.

İstila: Bir ülkeyi silah gücüyle ele geçirme.

İsyan: Herhangi bir amaçla kurulu düzene veya devlet güçlerine karşı gelme.

Kabile: Ortak bir atadan türediklerine inanılan toplumsal ve ekonomik ilişkilerinde anaerkil, ataerkil anlayışı uygulayan geleneksel topluluk.

Kakule: Zencefilgillerden, sıcak iklimlerde yetişen güzel kokulu bir bitki.

Kavim: Aynı soydan gelen aralarında dil, töre ve kültür birliği olan topluluk.

Kervan: Uzak yerlere ticaret malı ve yolcu taşıyan, at, deve, katır vb.den oluşan yük hayvanları katarı.

Kervansaray: Selçuklular ve Osmanlılar döneminde yolcuların ve ticaret kervanlarının ihtiyaçlarını karşılayıp güvenliklerini sağlamak için yapılmış büyük konaklama yerleridir.

Kımız: Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan ekşi bir Türk içkisi.

Kışlak: Kışı geçirmek üzere barınılan yer, kışın otundan ve suyundan yararlanılabilen arazi.

Kıtlık: İhtiyaca yetmeyecek derecede azlık. Çeşitli nedenlerle ortaya çıkan uzun süreli gıda darlığı.

Konut: İnsanların içinde yaşadıkları barınak.

Kopuz: Geçmişten günümüze ozanların çaldığı telli Türk sazı.

Körük : Ateşi canlandırmak için kullanılan ve açılıp kapandıkça içindeki havayı üfleyen araç.

Kurak: Yağışsız.

Kurgan: Orta Asya’da kurulan ilk Türk devletlerinde, hayatını kaybeden kişinin değerli eşyalarıyla birlikte gömüldüğü mezar.

Kurultay: Eski Türklerde devlet işlerinin görüşüldüğü toplantı.

Kutadgu Bilig: Yusuf Has Hacip tarafından yazılan ve mutluluk veren bilgi anlamına gelen eserdir.

Kut Anlayışı: Devleti yönetme yetkisinin Tanrı tarafından verildiğine olan inanç

Külliye: Bir caminin çevresinde cami ile birlikte kurulmuş medrese, imaret, sebil, kitaplık, hastane
vb. yapıların bütünü.

Kümbet: Genellikle büyük devlet ve din adamları için yapılmış koni, piramit biçiminde damı olan, yuvarlak veya köşeli anıt mezar

Mamur: Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışmış olan bakımlı imar edilmiş yer.

Maniheizm: 3. yüzyılda Pers İmparatorluğu içinde ortaya çıkmış ve daha sonra büyük bir coğrafyaya yayılmış din.

Medeniyet: Bir ülkenin, bir toplumun, maddi ve manevi varlıklarının, fikir, sanat çalışmalarıyla ilgili niteliklerinin tümü.

Medrese: İslam ülkelerindeki genellikle İslam dini kurallarına uygun bilimlerin okutulduğu yer.

Mescit: Genellikle minaresiz, küçük ibadet yeri.

Mezhep: Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri.

Minyatür: Işık, gölge, hacim özellikleri yansıtılmayan renkli resim.

Mızrak: Uzun saplı, sivri demir uçlu silah.

Motif: Kendi başlarına bir bütün, bir birlik olan ve yan yana gelince bir bezek, süs oluşturan süsleme öğelerinden her biri.

Muhacir: Mekke’den Medine’ye göç eden Müslümanlara verilen isim.

Mutasavvıf: Tasavvuf inançlarını benimseyerek kendini Tanrı’ya adamış kimse.

Müttefik: Aralarında anlaşma veya sözleşme sağlanmış olan kimse veya topluluk.

Nevruz: Çin’den Arnavutluk’a kadar olan coğrafyada çeşitli halklar tarafından kutlanan geleneksel yeni yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramı.

Ordugah: Ordunun konakladığı yer.

Otağ: Hükümdara ait büyük ve süslü çadır.

Otlak: Hayvan otlatılan yer.

Örs: Biçimleri yapılacak işe göre değişen, üzerinde maden dövülen, çelik yüzeyli, demir araç.

Put: Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne.

Refah: Bolluk, varlık ve rahatlık içinde yaşama, gönenç.

Ribat: Korunmalı kervansaray. İslam-Arap imparatorluğunun önemli sınır noktalarında askerî
kuvvetlerin barındığı, aynı zamanda ibadet için yer olan savunmalı yapı.

Saltanat: Bir ülkede yöneticilerin babadan oğula şekilde geçmesi.

Sefer: Ordunun, savaş yapmak üzere genellikle yurt dışına yaptığı yolculuk.

Sikke: Madeni para.

Siyasetname: Bir ülkenin siyasal ve toplumsal yaşamını, askeri ve mali örgütlerini yasa ve tüzüklerini, toplumun gelenek ve göreneklerini de tanıtan kitaplardır.

Soydaş: Aynı soydan gelen bireylerden her biri.

Sur: Güvenlik amacı ile örülen yüksek duvar.

Şövalye: Orta Çağ Avrupası’nda özel eğitimle yetişmiş, belli ülküler taşıyan, soylu, atlı savaşçı.

Tahrip: Yıkma, kırıp dökme, harap etme, bozma.

Tapınak: İbadet edilen bina.

Toy: Düğün.

Töre: Bir toplulukta benimsenmiş alışkanlıkların tümü.

Türbe: Genellikle ünlü bir kimse için yaptırılan ve içinde o kimsenin mezarı bulunan yapı.

Türkistan: Orta Asya’da Türklerin yaşadığı bölge. Orta Asya’da batıda Hazar Denizi doğuda Moğolistan’daki Altay Dağları’na, güneyde Hindukuş dağlarına, kuzeyde Aral ve Balkaş göllerinin ötesinde Kırgız bozkırına kadar uzanan yüzölçümü 6 milyon km²’den geniş coğrafi ve tarihi bölge.

Veraset Sistemi: Türk devletlerinde hükümdar soyundan olan herkesin başa geçme yetkisi.

Vezir:  İslâm devletlerinde hükümdardan sonra gelen en yetkili yönetici.

Yaylak: Yazın barınılan yer, hayvanlarıyla birlikte yetiştiricilerin yaz mevsimini geçirdikleri ve hayvanlarını otlattıkları alan.

Yazıt (Kitabe): Bir kimse veya bir olayın anısını yaşatmak için bir şey üzerine kazılan yazı, kitabe.

Yuğ: Eski Türklerde ölüler için yapılan tören.

Yurt: Bir halkın üzerinde yaşadığı, kültürünü oluşturduğu toprak parçası.

Zırh: Savaşlarda ok, kılıç, süngü vb. silahlardan korunmak için giyilen, demir ve tel levhalardan yapılmış giysi.

Sosyal Bilgiler 6. Sınıf 3. Ünite Kavramlar Sözlüğü

Ahşap: Ağaçtan elde edilen malzemeyle yapılmış her türlü ürün.

Akarsu: Belirli bir yatak içinde, eğim boyunca sürekli veya zaman zaman akan su.

Bakı: Bir bölgedeki dağların Güneş ışınlarını alış yönü.

Baraj: Enerji üretimi, içme suyu sağlanması, sulama ve taşkın önlemeye yönelik su kaynakları oluşturmak amacıyla akarsu vâdilerine yapılan büyük su setleri.

Beşeri: İnsanla ilgili

Bitki Örtüsü: Herhangi bir bölgede, o bölgenin doğal koşullarına uygun olarak yetişen bitkiler topluluğu.

Boğaz: Denizleri birbirine bağlayan dar su geçidi.

Boylam: Yeryüzündeki herhangi bir noktanın meridyen dairesiyle başlangıç olarak anılan Greenwich gözlemevinin meridyen dairesi arasındaki açı değeri.

Bozkır: Yarı kurak ve kurak bölgelerde, ilkbahar yağmurlarıyla yeşerip yazın sararan  ot ve çalılıklardan oluşan bitki örtüsü.

Burun: Kara parçalarının denize doğru uzanmış bölümleri.

Buzul: Kutup bölgelerinde veya dağların yüksek kesimlerinde bulunan büyük kar ve buz kütlesi.

Coğrafi Konum: Dünya üzerindeki herhangi bir noktanın veya bölgenin bulunduğu yer.

Dağ: Çevresine göre yüksek ve belli bir doruğu olan yeryüzü şekli.

Doğal: İnsan eliyle yapılmamış olan.

Doğal Afet: Doğanın sebep olduğu yıkım ve felaketler.

Düzlem: Üzerinde girinti ve çıkıntı olmayan, düz, yassı.

Ekvator: Kuzey ve güney yarımküreleri birbirinden ayıran hayalî dairesel hattır.

Enlem: Ekvator’un kuzeyindeki veya güneyindeki herhangi bir noktanın Ekvator’a olan açısal mesafesi.

Eskimo: Kuzey kutbunda yaşayan toplulukların adı.

Greenwich: Başlangıç meridyeni.

Göl: Karaların üzerindeki çukurlukları dolduran tatlı ya da tuzlu su kütlesidir.

Göreceli: Varlığı başka bir şeyin varlığına bağlı bulunan, mutlak olmayan.

Harita: Yeryüzünün tamamının veya bir kısmının bir ölçeğe göre küçültülerek bir düzlem üstünde gösterildiği çizim.

Fay: Kayaç kütlelerinin bir kırılma düzlemi boyunca yerlerinden kayması, kırık.
Ham madde: Üretim sürecinde kullanılan işlenmemiş her türlü madde.

Hidroelektrik: Su gücüyle elde edilen elektrik enerjisi.

Ilıman: Sıcaklığı çok yüksek veya çok düşük olmayan.

İgloo: Eskimoların kardan yaptıkları ev.

İklim: Geniş bir alanda, uzun yıllar boyunca etkili olan hava koşulları.

Jeopolitik Konum: Bir devlette, bir bölgede uygulanan politikayla o yerin coğrafyası arasındaki ilişki.

Jeotermal: Yer kabuğunun iç kısımlarında ısınan sıcak su veya bunlardan elde edilen enerji.

Konum: Yeryüzünde bir noktanın enlem ve boylamların yardımıyla bulunan yeri.

Kroki: Bir yerin ölçeksiz ve kabataslak halde, kuşbakışı olarak çizilmesi.

Kıta: Etrafı denizlerle ve okyanusla çevrili, çevresindeki adaların da dahil olduğu büyük kara parçalarıdır.

Kıyı: Kara ile suyun birleştiği yer.

Kuşbakışı: Yüksek bir yerden aşağıya doğru, bütün genişliği içine alacak şekilde bakma

Kutup: Yeryuvarlağının, kuzey ve güney olmak üzere, Ekvator’dan en uzak olan, yer ekseninin geçtiği varsayılan iki noktasından her biri.

Liman: Gemilerin yük almalarına ya da yük boşaltmalarına, yolcu indirip bindirmelerine uygun kuruluşları bulunan, barınmalarına yarayan doğal ya da yapay sığınak.

Maden: Yer kabuğunun altındaki ekonomik yönden değer taşıyan minerallere verilen ad.

Maki: Akdeniz iklim bölgesinde görülen odunsu dikenli kısa boylu ağaç ve çalılıklardan oluşan örtü.

Mera: Hayvanları otlatmaya elverişli otlaklardan oluşan arazi.

Meridyen: Kutup noktalarını birleştiren ve paralelleri dik kestiği varsayılan yarım çemberler.

Muson: Asya’nın güney kıyılarıyla Hint Denizi’nde esen, mevsime göre yön değiştiren, etki alanı geniş rüzgâr.

Mutlak: Kendi başına var olan, hiçbir şeye bağlı olmayan.

Nüfus: Belirli bir zamanda sınırları belirli bir alanda yaşayan insan sayısıdır.

Okyanus: Kıtaları birbirinden ayıran engin, açık deniz, ana deniz.

Ova: Çevrelerine göre çukurda kalmış, akarsular tarafından derin yarılmamış, eğimi az, geniş veya dar düzlüklerdir.

Ölçek: Yerkürenin veya bir parçasının belirli oranda küçültülmesine denir.

Paralel: Ekvator’a paralel olarak birer derecelik aralıklarla doğu-batı yönlü çizilen hayali çizgilerdir.

Rafineri: Şeker, petrol vb. maddelerin arıtıldığı yer.

Termik: Isı ile sıcaklıkla ilgili.

Termik Santral: Katı, sıvı ve gaz hâlindeki yakıtlarda var olan kimyasal enerjiyi ısı enerjisine, ısı enerjisini hareket (kinetik) enerjisine, hareket enerjisini de elektrik enerjisine dönüştüren tesisler.

Yarımada: Üç tarafı su ile çevrili bir tarafı karaya bağlı kara parçası.

Sosyal Bilgiler 6. Sınıf 4. Ünite Kavramlar Sözlüğü

Amblem: Soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya.

Antropoloji: İnsanın kökenini, ırk yapısını, biyolojik özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.

Arkeoloji: Kazı bilimi.

Atık: Üretimden tüketime kadar olan tüm aşamalarda ortaya çıkan ve kullanıcının artık işine yaramayan maddelerin tamamı.

Bandrol: Devletin vergi aldığını gösteren ve satılan eşyalar üzerine yapıştırılan güvenlik etiketi.

Barkod: Değişik kalınlıktaki çizgi ve boşluklardan oluşan, ürüne ait bilgileri hatasız bir şekilde
başka ortama aktaran kimlik kartı.
Bilim: Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan düzenli bilgi,
ilim.

Bilim kurgu: Çağdaş bilim verileriyle düş gücünden oluşan

Buluş: İcat, yeni bir bilgiye ulaşma ve yöntem geliştirme.

Coğrafya: İnsanın içinde yaşadığı çevrenin doğal özelliklerini, insan ile doğal çevre etkileşimini konu edinen sosyal bilimler dalıdır.

Digital: Verileri bir ekran üzerinde elektronik olarak gösteren.

Dipnot: Metin içinde geçen herhangi bir bilgi ile ilgili olarak sayfa altına, çalışmanın sonuna konulan açıklama veya kaynak bilgisi.

Enstitü: Bir üniversiteye bağlı veya bağımsız bir kuruluş olarak genellikle araştırma yapan ve bazı durumlarda öğretime de yer veren eğitim durumu.

Etik: Çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütünü.

Filoloji: Dillerin tarihi gelişimini ve değişimini araştıran bilim dalıdır.

Fosil: Taş ya da kayaların içerisinde rastlanan taşlaşmış, canlı ya da canlı parçaları.

Gen: Ebeveynden çocuklarına geçen belirli bir karakteristiği taşıyan biyolojik birim.

Hukuk: Bireylerin birbirleriyle ve toplum ile olan ilişkilerini düzenleyen ve devlet gücünün desteğindeki yaptırımlarla uyulması zorunlu duruma getirilen kurallar bütünüdür.

İntihal: Başkalarının yazılarından bölümler, dizeler alıp kendisininmiş gibi gösterme.

Kaynak:  Araştırma ve incelemede yararlanılan belge.

Kaynakça:  Araştırmalar sırasında faydalanılan eserin, makalenin, derginin vb. künyesinin meydana getirilen yazılı raporda belirtildiği şekle denir.

Katalog:  Kitaplıktaki kitapları nitelikleri bakımından tanıtmak, arandıklarında bulunmalarını sağlamak amacıyla yer numaraları belirtilerek hazırlanmış kitap, defter veya fişten oluşan bütün.

Korsan ürün: Sahibinden izin almaksızın, orijinal bir fikir veya sanat eserinden, doğrudan veya dolaylı şekilde çoğaltma yapılarak elde edilen ürünler.

Kronoloji: Zaman bilimi

Lazer: Çok güçlü pırıltılar oluşturan, değişik alanlarda kullanılan ışık kaynağı.

Nanoteknoloji: Kök olarak Yunancadan gelmekte ve cüce anlamında kullanılmaktadır. Bir nanometre
(nm), metrenin milyarda biri kadar bir uzunluğa sahiptir.

Navigasyon: Yol ve belirlenen yeri bulma işi.

Naylon: Dayanıklı ve esnek döküm maddesi.

Nümismatik: Eski metal paraları, sikke ve madalyaların tarihini ve bunların tanımlanıp sınıflandırılması ile uğraşan bilim dalıdır.

Patent Hakkı: Buluş sahibinin, patent ile tescilli olan bir ürününü belirli bir süre üretme, kullanma, satma, ithal etme, kendi izni ile ürettirme (lisans) ve ithal etme hakkına sahip olmasıdır.

Protez: Eksik bir organın yerini tutmak, bir organın sakatlığını örtmek amacıyla yapılan organ veya parça.

Psikoloji: Davranışı ve zihni inceleyen bilim.

Salgın: Bir hastalığın veya başka bir durumun yaygınlaşması ve birçok kimseye birden bulaşması.

Sosyal Bilim: Toplum olaylarını, insanın sosyal ve kültürel faaliyetlerini inceleyen bilimlerin ortak adıdır.

Sosyoloji: Toplum ve insanın etkileşimi üzerinde çalışan bir bilim dalıdır.

Teknoloji: Mal veya hizmetlerin üretiminde veya buna yönelik amaçların gerçekleştirilmesinde kullanılan beceriler, yöntemler, işlemler, tekniklerin derlenmesi veya bilimsel araştırmalardır.

Telif: Bir fikir, düşünce veya sanat eserini oluşturan kişinin, bu eserden doğan tüm hakları

Tıbbi: Hastalıkları iyileştirmek veya önlemek amacıyla başvurulan bilimsel çalışmalarla ilgili.

Tüba: Türkiye’de tüm bilim alanlarındaki araştırmaları, bilim insanlığını ve araştırıcılığı özendirmek ve bu alanlarda emeği geçenleri onurlandırmak için kurulan kuruluştur. Türkiye Bilimler Akademisi

Tübitak: Ülkemizin çıkarları doğrultusunda bilim ve teknoloji alanında araştırma yapan kurumdur. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu

Uydu: Türlü amaçlarla yerden fırlatılan ve genellikle kapalı bir yörünge çizerek yer çevresinde
dolanan araç.

Yapay Zeka: İnsan tarafından yapıldığında doğal zekâyı gerektiren görevleri yapabilecek mekanizmanın oluşturulması çabalarının tümü.

Varsayım (Hipotez): Deneylerle henüz yeter derecede doğrulanmamış, ancak doğrulanacağı umulan teorik düşünce.

Sosyal Bilgiler 6. Sınıf 5. Ünite Kavramlar Sözlüğü

Ağıl: Hayvanların barındığı, çevresi taş veya ahşap ile çevrili yerlerdir.

Akarsu Debisi: Akarsuyun herhangi bir kesitinden birim zamanda geçen su miktarına (m3) akım veya debi denir.

Akarsu Rejimi: Akarsuyun akımının yıl içerisinde gösterdiği değişmelere rejim ya da akım düzeni denir.

Baklagil: Bakla, fasulye, akasya, keçiboynuzu vb. badıçlı pek çok sebze ve ağacı içine alan, iki çenekli ayrı taç yapraklılardan büyük bir bitki familyası

Bakliyat: Baklagillerden elde edilen ürün.

Baytar: Mesleği hayvan hastalıklarını teşhis ve tedâvi etmek olan kimse, hayvan hekimi, veteriner.

Bütçe: Devletin, bir kuruluşun, bir aile veya bir kimsenin gelecekteki belirli bir süre için tasarladığı
gelir ve giderlerin tümü.

Cevher: Yer altında taş ve toprakla karışık halde bulunan maden. Değerli taş.

Çeltik: Kabuğu ayıklanmamış pirinç

Doğal Kaynak: Doğada kendiliğinden oluşmuş meydana gelme aşamalarında insanın herhangi bir rolünün bulunmadığı bütün zenginlik kaynakları.

Döviz: Yabancı ülke parası.

Ekoloji: Canlı varlıkların ilişkilerini tek veya birlikte alıp inceleyen bilim dalı.

Ekonomik Faaliyet: İnsanların yaşamlarını devam ettirmek için yaptıkları işlerin tamamı.

Emek: Bir işin yapılması için harcanan beden veya kafa gücü.

Emlak: Arsa ve üzerinde bulunan binadan, bahçeden veya suyolu gibi doğal kaynaklardan oluşan, taşınamaz mülktür.

Erozyon: Yer kabuğunun üzerindeki toprakların, başta akarsular olmak üzere türlü dış etkenlerle aşındırılıp, yerinden koparılması, bir yerden başka bir yere taşınması.

Girişimci: Ticaret endüstri vb. alanlarda sermaye koyarak girişimde bulunan kimse, müteşebbis.

Gübre: Verimini artırmak için toprağa dökülen her türlü hayvan dışkısı, kimyasal veya bitkisel
madde.

Ham madde: Sanayide bir ürün ya da yapının elde edilmesinde kullanılan gerekli bileşenlerin işlenip elde edilmesinden önceki durumudur.

Hasat: Ürün kaldırma, ekin biçme işi.

Hava Kirliliği: Canlıların ve çevrenin zarar görmesine neden olacak kadar çok miktarda gazlar, kimyasallar veya organik maddelerin havada bulunması.

Hidroelektrik: Su gücü ile elektrik elde etme işi

Hizmet sektörü: Turizm, bankacılık, ulaşım gibi alanlardaki ekonomik faaliyetlerdir.

Hububat: Tahıl.

İktisat: Ekonomi

İlgi: Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma.

İmalat: İşlenerek yapılan üretim.

İpek: İpek böceğinin ürettiği, yumuşak, çok sağlam, dayanıklı, parlak bir liftir.

İstihdam: Bir işe yerleştirme,

İskân: Bir yere insanların yerleştirilmesi, yurt edinme

İsraf: Gereksiz yere para, zaman, emek harcama savurganlık.

İstek: Bir şeye duyulan eğilim, arzu.

İş gücü: Belli bir süre içinde bir şey yapmak için harcanan kol ve kafa gücü.

İşletme: Tarım, sanayi, ticaret, bankacılık vb. iş alanlarında, kâr amacıyla bir sermaye yatırılarak kurulan kurum.

Jeotermal: Yer kabuğunun iç kısımlarında ısınan sıcak su veya bunlardan elde edilen enerji.

Kalfa: Çırak ile usta arasında bulunan zanaatçı

KDV: Yapılan mal ve hizmet teslimlerinde, mal ve hizmeti teslim edenin ödediği ancak teslim alana yüklenen bir harcama vergisidir.

Kereste: Tomrukların belirli ölçülere göre uzunluğuna biçilmesiyle elde edilen marangozluk ve yapı gereci.

Kişilik: Bir insanı diğer insanlardan ayırıp kendine özgü kılan bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerinin bütünüdür.

Kombina:  Hayvancılık yapılan yerlerde olan et tesisi.

Konfeksiyon: Hazır giyim eşyası diken sanayi kolu.

Konserve: Uzun süre saklanmak üzere bozulmayacak duruma getirilmiş yiyeceklerdir.

Kooperatif: İnsanların ihtiyaçlarını az bir maliyetle karşılamak amacıyla kurulan kâr amacı gütmeyen karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle kurulan tüzel kişiliklerdir.

Koza: İpek böceğinin ördüğü ve içine kapandığı korunak.

Kömür: Siyah renkli, bitkisel yanaklı, içinde yüksek oranda karbon bulunan katı yakıt.

Kültür balıkçılığı: Özel havuzlarda yapılan balık üretme ve satma faaaliyeti.

Kümes: Tavuk, hindi vb. evcil hayvanların barınmasına yarayan kapalı yer.

Küresel: Dünya ölçüsünde geniş bir bakış açısıyla benimsenen.

Küresel Isınma: Dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıklarda görülen artış.

Küresel Sorun: Yeryüzünde yaşayan insanların tümünü ilgilendiren sorunlardır.

Liman: Gemilerin barınmalarına, yük alıp boşaltmalarına, yolcu indirip bindirmelerine yarayan doğal veya yapay sığınak.

Maden: Yer kabuğunun bazı bölgelerinde çeşitli iç ve dış doğal etkenlerle oluşan, ekonomik yönden değer taşıyan mineral.

Madencilik: Yer altında bulunan cevher, sanayi hammaddesi, kömür ve petrol gibi ekonomik değeri olan herhangi bir maddeyi yeryüzüne çıkarıp onu paraya dönüştürme işidir.

Maliyet: Üretimde bir mal elde edilinceye kadar harcanan ücret

Manda: Sığıra benzemekle birlikte ondan daha iri ve güçlü, kara renkli, uzun seyrek kıllı, gücünden, sütünden, derisinden vb. yararlanılan bir hayvan.

Mandıra: Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların süt elde etmek amacıyla beslenip barındırıldığı, süt ve süt ürünlerinin üretildiği çiftlik ya da üreticiden satın alınan sütlerle süt ürünleri üretip satan yer.

Mera Hayvancılığı: Hayvanların doğal ortamda otlatılarak beslenmesi şeklinde yapılan hayvancılıktır.

Mesire: Gezinti yeri, gezilecek yer.

Meslek: Bir kişinin geçimini sağlamak için yaptığı sürekli iş.

Mimar: Yapıların planını yapıp bunların gerçekleşmesini sağlayan kimse.

Mühendis: Bilim insanlarının ürettiği teorik bilgiyi tekniker ve teknisyenlerin uygulayabileceği pratik bilgiye dönüştüren kişidir.

Mükellef: Yükümlü.

Nadas: Tarlayı zararlı otlardan temizlemek, verimini arttırmak amacıyla, sürüp dinlenmeye bırakmak.

Nitelikli İnsan: İyi eğitim almış, yeteneği ve isteği doğrultusunda becerili olan kişi.

Otomotiv: Motorlu taşıt yapımıyla uğraşan sanayi kolu.

Özgüven: İnsanın kendine güvenme duygusu.

Proje: Gerçekleştirilmek istenen tasarı.

Rafineri: Şeker, petrol vb. maddelerin arıtıldığı yer.

Rafting: Raft adı verilen botlarla, debisi yüksek nehirlerde yapılan bir nehir sporudur.

Reçine: Katı ya da yarı akışkan, billurlaştırılması güç, suda çözünmeyen, organik çözücülerde çözünen, ısıtılınca yumuşayan ve eriyen madde.

Rezerv: Yatağında ya da havzasında bulunduğu hesaplanan, henüz işletilmemiş maden.

Santral: Elektrik üreten yer.

Sanayi: Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü, işleyim, endüstri.

Sektör: Aynı işi yapan topluluk.

Sera: Mevsim dışı sebze ve meyve üretmek amacıyla cam veya plâstikten yapılmış kapalı tarımsal üretim alanları.

Seramik: Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo, çanak, çömlek vb. nesne.

Sermaye: Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı, varlık, servet.

Tahıl: Buğdaygillerden hasat edilen ürünlere ve onların tohumlarına verilen isim.

Teknisyen: Bir işin bilim yönünden çok, uygulama ve pratik yönü ile uğraşan kimse.

Tasarruf: Para biriktirme var olan kaynakları bilinçli kullanma.

Tenör: Bir cevherin içerisinde bulunan değerli metal miktarını belirtmek amacıyla kullanılan bir terimdir.

Üretim: Topraktan, hayvanlardan, bitkilerden vb. ürün sağlama, mal ve hizmet olarak yeni şeyler ortaya koyma, üretme işi.

Vergi: kamu hizmetlerine harcanmak üzere devletin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya ya da kimi maddelerin, hizmetlerin fiyatları üstüne ekleyerek dolaylı yoldan yurttaşlardan topladığı para.

Yatırım:  Birikimlerin gelir sağlamak amacıyla kalıcı biçimde kullanılması.

Yenilenebilir Enerji: Doğadaki kaynaklardan elde edilebilen ve doğa tarafından daimi olarak takviye edilebilen enerji.

Yenilenemez Enerji: Fosil yakıtlardan elde edilen insanlar tarafından tüketilen ve zamanla yeri doldurulamayanenerji kaynaklarıdır.

Yetenek:  Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği kabiliyet.

Sosyal Bilgiler 6. Sınıf 6. Ünite Kavramlar Sözlüğü

Adalet: Hak olanın verilmesi doğruyu bulması, hukuka göre uygunluk.

Anayasa: Bir devletin yönetim biçimini belirten, yasama, yürütme, yargı güçlerinin nasıl kullanılacağını gösteren, yurttaşların kamu haklarını bildiren temel yasa.

Anayasa Mahkemesi: TBMM tarafından çıkarılan kanunların anayasaya uygunluğunu denetlemekle yetkili olan üst mahkemedir.

Basın: Gazete, dergi gibi belirli zamanlarda çıkan yazılı yayınların bütünü.

Cumhuriyet: Ulusun, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi.

Çoğulculuk: Her türlü eğilimin, düşüncenin örgütlenmesini ve siyasal yaşamda, ülke yönetiminde söz sahibi olmasını kabul eden siyasal düzen.

Danıştay: Yürütme yetkisine sahip organlara yardımcı olan inceleme, danışma ve karar organıdır.

Darbe: Bir ülkede baskı kurmak, zor kullanmak gibi yollarla hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi.

Demokrasi: Yönetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, tüm vatandaşların eşit sayıldığı yönetim biçimidir.

Diyalog: Karşılıklı konuşma.

Egemenlik: Milletin ve onun tüzel kişiliği olan devletin yetkilerinin hepsi.

İktidar: Devlet yönetimini elinde bulundurma ve devlet gücünü kullanma yetkisi.

İnsan Hakları: Kişinin sadece insan olması nedeniyle sahip olduğu haklar.

İrade: Bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü

Kamu: Halk hizmeti gören devlet organlarının tümü, bir ülkedeki halkın bütünü, halk.

Kamuoyu: Bir konu ile ilgili halkın genel düşüncesi.

Kararname: Cumhurbaşkanının onayladığı hükûmet kararı.

Katılım: Halkın yöneticilerini seçtikten sonra onların yönetimle ilgili kararlarını etkileyebilmesi.

Komisyon: Alt kurul.

Kuvvetler Ayrılığı: Yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin ayrı birimlerde olması.

Kuvvetler Birliği: Yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin tek elde toplanması.

Medya: Radyo, televizyon, gazete, dergi, İnternet gibi bilgi depolamak ve iletmek için kullanılan iletişim araçlarını kapsayan genel isim.

Milli Egemenlik: Egemenliğin yani devleti yönetme yetkisinin millete ait olmasıdır.

Miting: Bir olaya dikkati çekmek, bir durumu protesto etmek, bir konuyu dile getirmek gibi bir gösteri amacıyla düzenlenmiş, herkesin katılabileceği açık hava toplantısı.

Monarşi: Siyasi otoritenin genellikle miras yolu ile bir kişinin üzerinde toplandığı devlet düzeni veya rejim.

Muhalefet Partisi: Parlamenter sistemde iktidar partileri dışındaki parti.

Olağanüstü Hal: Doğal afet, salgın hastalık, ekonomik bunalım, kamu düzeni tehlike altına sokan yaygın şiddet vakaları gibi durumlarda düzeni sağlamak için yönetim makamlarının yetkisinin genişletilmesi.

Oligarşi: Egemenliğin ayrıcalıklı bir gruba ait olduğu yönetim şekli.

Özgürlük: Bireyin başkalarını rahatsız etmeden istediği her şeyi yapabilmesidir.

Pozitif Ayrımcılık: Toplumdaki diğer kişiler ile eşit koşullarda yaşamadığı düşünülen belli gruplara çeşitli ayrıcalıklar tanıyarak onları destekleme.

Saltanat: Bir ülkede hükümdarın, padişahın, sultanın yönetimi.

Seferberlik: Bir ülkenin silahlı kuvvetlerini savaşa hazır duruma getiren, ülkenin ekonomisini, yönetimini savaş gereklerine uyacak duruma sokan hazırlıkların ve önlemlerin tümü.

Sıkıyönetim: Olağanüstü zamanlarda ve durumlarda ülkede güvenliğin sağlanması için ordunun yardımıyla gerçekleştirilen yönetim.

Teokrasi: Devlet yönetiminde dini kuralların geçerli olduğu yönetim.

Türkan: Saltanat veya idareye etki eden ve yönetime etki eden hatun

Yasama: Devletin yasa (kanun) yapma, değiştirme ve yürürlükten kaldırma yetkisidir.

Yargı: Egemenlik veya devlet adına hukuku yorumlayan ve ona başvuran mahkemeler düzenidir.

Yargıtay: Adliye mahkemeleri tarafından verilen kararların son inceleme yeridir.

Yürütme: Yasaları uygulama işi.

Zümre: Bir sınıf veya bu sınıf içindeki bir grup.

Sosyal Bilgiler 6. Sınıf 7. Ünite Kavramlar Sözlüğü

Avaz: Ses.

Diplomasi: Yabancı bir ülkede ve uluslararası toplantılarda ülkesini temsil etme işi.

Dış Politika: Bir devletin başka devletlerle veya uluslararası kuruluşlarla ilişkileri.

Dış Ticaret: Ülke dışı ile yapılan ticaret.

Dış Ticaret Açığı: İthalata verilen paranın ihracattan elde edilen paradan fazla olması durumunda ortaya çıkan fark

Döviz: Farklı ülkenin paralarına toptan verilen isimdir.

İç ticaret: Ülke içinde yapılan ticaret.

İhracat: Bir malın yabancı ülkelere döviz karşılığı yapılan satışıdır.

İlke: Kelime anlamıyla temel düşünce, temel inanç, prensip demektir.

İthalat: Yurt dışında üretilmiş malların, ülkedeki alıcılar tarafından satın alınmasıdır.

Jeopolitik: İçinde bulunduğu coğrafyanın ve onun yanı sıra ekonominin, nüfusun vb. bir devletin siyasası üzerindeki etkisi.

Mütekabiliyet: Karşılıklılık.

Politika: Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatı.

Popüler Kültür: Belli bir dönem için geçerli olan, hızlı üretilen ve hızlı tüketilen kültürel ögelerin bütünüdür.

Sulh: Barış.

TİKA: Türkiye’nin yurt dışındaki dış yardımlarını yapan, organize eden kurumdur. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı

TRT Avaz: Türk ve Türk soylu halklar ile kardeş topluluklara yönelik özel içerikli programlar yapan televizyon kanalı.

Türk Keneşi: Türk dili konuşan ülkeler arasında iş birliği yapmak, bölgesel ve küresel barışa katkıda bulunmak, üye ülkeler arasındaki ortak tarih, kültür, kimlik ve Türk dili konuşan halkların dayanışma sağlamak amacı ile kurulan kuruluş. Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi

Türksoy: Türk dil ailesine ait dilleri konuşan Türk nüfusuna sahip ülkeler ve topluluklar arası uluslararası kültür örgütüdür. Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı