Masal ve Destanlarımız 1. Ünite Özeti

1. Masal Türünün Genel Özellikleri

Masallar, halk edebiyatının en eski ve yaygın türlerinden biridir. Sözlü gelenekte kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Özellikleri:

  • Yer ve zaman belirsizdir. Olaylar hayalî mekânlarda geçer.

  • Olağanüstü olay ve varlıklar (dev, cadı, peri, cin vb.) sıkça görülür.

  • Kalıplaşmış tekerlemeler (“Evvel zaman içinde…”) ile başlar ve yine kalıplaşmış dileklerle biter.

  • Yapısı döşeme (giriş), serim (olayların başlaması), düğüm (sorun), çözüm (sorunun giderilmesi), dilek (kapanış) bölümlerinden oluşur.

  • Eğitici yönüyle toplumun değerlerini kuşaklara aktarır.

  • Temel değerler: sevgi, saygı, adalet, yardımseverlik, sabır, dürüstlük, dostluk, kanaatkârlık.

Masal Tanımı: Masal, hayale dayanan, sözlü gelenekte yaşayan ve çoğunlukla insanlar, hayvanlar ile cadı, dev, peri gibi olağanüstü varlıkların başından geçen olağanüstü olayları anlatan edebî türdür. Masal, kaynakları çok eski devirlere dayanan ve söylendiği zamandan izler taşıyan yararlı ve eğitici bir edebiyat ürünüdür.
Ayırt Edici Özellikler:
1. Mekân ve Zaman: Yer ve zaman belirsizdir. Masallar genellikle “Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…” gibi kalıplaşmış tekerlemelerle başlar.
2. Olağanüstülük: Olaylar ve kahramanlar olağanüstü özellikler içerir.
3. Yapı: Masal; Döşeme (giriş tekerlemesi), Serim (giriş), Düğüm (gelişme/olay), Çözüm (sonuç) ve Dilek (kapanış tekerlemesi) bölümlerinden oluşur.
4. Tekerleme: Uyaklarla ses ve söz oyunlarıyla, gerçek dışı düşüncelerin sıralanmasıyla oluşturulan, genellikle düzyazı görünümlü halk edebiyatı ürünleridir. Türlerine göre masal, oyun, tören ve bağımsız tekerlemeler olarak gruplanır.
5. Mitolojik Sayılar: Hikâyelerde ve masallarda 3, 7, 9 ve 40 gibi mitolojik kökenli sayılar kullanılarak metinler zenginleştirilir

 


2. Kitapta Yer Alan Masalların Ayrıntılı İçerikleri

Padişahın Kızları Masalı

Padişah, üç kızını yanına çağırarak kendisini ne kadar sevdiklerini sorar. En büyük kız “dünyalar kadar”, ortanca kız “kucaklar dolusu” sevdiğini söylerken, küçük kız “tuz kadar çok” sevdiğini dile getirir. Padişah bu cevaba çok sinirlenir ve “İnsan hiç tuz kadar sevilir mi?” diyerek kızı muhafızlara teslim edip zindana attırır.
Küçük kız, zindanda kalmasına dayanamayan bir muhafız tarafından gizlice saraydan uzaklaştırılır. Uzun bir yolculuktan sonra bir köye varır ve burada zengin bir adamın evinde büyür. Güzelliği dillere destan olur ve komşu ülkenin şehzadesi gelip kızı ister. Kırk gün kırk gece düğünle evlenirler.
Bir süre sonra küçük kız, kocasının yardımıyla babasını ziyafete davet eder. Ziyafet hazırlıklarında aşçısına tüm yemekleri tuzsuz yapmasını tembih eder. Padişah sofraya oturduğunda tuzsuz hiçbir yemeği yiyemez ve aç kalır. Kız, babasına hitaben, “Padişahım, duyduk ki siz tuzu sevmezmişsiniz. O yüzden yemekleri tuzsuz yaptık” der. İyice karnı acıkan Padişah, “Ne münasebet, tuzsuz yemek mi olur,” diye tepki gösterir. Bunun üzerine küçük kız, babasına “Seni tuz kadar seviyormuş dediği için küçük kızını zindanlara atmışsın” sözleriyle kendini açıklar ve yemekleri tuzsuz yaptırmasının amacının babasına tuzun (ve dolayısıyla sevginin) kıymetini anlamasını sağlamak olduğunu söyler. Padişah hatasını anlar, kızına sarılır ve hem tuzun kıymetini hem de kızının sevgisini anlar

 

  • Kişiler: Padişah, üç kızı, muhafızlar, şehzade.

  • Olay: Padişah, kızlarının sevgilerini ölçmek ister. Büyük kız “dünyalar kadar”, ortanca “kucaklar dolusu” derken küçük kız “tuz kadar” sevdiğini söyler. Padişah öfkelenip onu zindana attırır. Muhafızlardan biri kıza acır ve kaçmasına yardım eder. Kız büyür, güzelliğiyle dillere destan olur, komşu ülkenin padişahının oğlu ile evlenir. Düğün sonrası babasını yemeğe çağırır ve bütün yemekleri tuzsuz yaptırır. Padişah yemekleri yiyemeyince kız gerçeği açıklar. Babası pişman olup özür diler.

  • Mesaj: Sevgiyi küçümsememek gerekir; tuz kadar değerli şeyler hayat için vazgeçilmezdir.

  • Değerler: Sevgi, öz denetim, adalet, sabır, aile bağlarının önemi.


Yürekdede ile Padişah

Az eşyaya sahip olan Yürekdede ve eşi Ayşe Nine, yaylaya göç ederken bir su kenarında mola verir. Kılık değiştirmiş yedi atlı (Padişah ve vezirleri) yanlarına geldiğinde, onları en güzel şekilde ağırlamak için sahip oldukları tek deveyi kesip sofra kurarlar. Padişah Dede’nin yüceliği karşısında ona hayran kalır ve onu şehre cuma namazına davet ederek, halk gibi gelip kendisinden dilekte bulunmasını ister.
Cuma günü Yürekdede camiye vardığında, padişahı görmek isteyen kalabalığın çokluğunu şaşkınlıkla izler. Namaz ve hutbeden sonra sıra duaya geldiğinde, Yürekdede kulak kabartır ve padişahın duasına şahit olur. Padişah Allah’tan “Bana rızık ver. Bana sıhhat ver” diye yalvarmaktadır. Bu durum üzerine Yürekdede kendi kendine, “Bunun da elinde bir şey yok. Ben de geldim ondan istemeye. Baksana o da bir başka padişahtan istiyor” diyerek, padişahın yanına saraya gitmekten vazgeçer. Sadece Allah’tan istemeye karar verir. Padişah da Dede’nin neden gittiğini anlar ve daha içten bir yakarışla dua etmeye başlar.
Yürekdede çadırın yanına döndüğünde, toprağı kazarken bir küp dolusu altın bulur. Bu altınları şehirdeki fakirlere dağıtır ve kendisine sadece küçük bir deve alır.
İşlenen Değerler: Misafirperverlik, yardımseverlik, yalnız Allah’a tevekkül etme (gönlü tok olma), Hz. Muhammed’in (SAV) “Dilenmekten kaçınan kimseyi Allah iffetli ve gönlü tok kılar” hadisiyle bağlantı kurulabilecek bir mesaj
  • Kişiler: Yürekdede, eşi Ayşe Nine, padişah, vezirler.

  • Olay: Yürekdede ve Ayşe Nine yaylaya göç ederken padişah ve vezirleri tebdil-i kıyafetle onları ziyaret eder. Misafirperverlikleriyle tek develerini kesip ikram ederler. Padişah onları cuma namazına davet eder. Şehirde Yürekdede, padişahın da dua ederek Allah’tan rızık istediğini görür. Bunun üzerine yalnız Allah’a yönelmek gerektiğini anlar. Döndükten sonra bulduğu altınları fakirlere dağıtır, kendine sadece küçük bir deve alır.

  • Mesaj: Asıl güç Allah’tandır. Kanaatkâr ve gönlü tok insan başkasına muhtaç olmaz.

  • Değerler: Yardımseverlik, misafirperverlik, kanaatkârlık, sorumluluk, adalet, tevazu.


Tasa Kuşu

Sülün kız, babasını kaybettikten sonra aşırı kaygılanmaya (korku) başlar. Annesi, “İki el bir baş içindir” diyerek onu teselli eder ve çulha dokuyup gergef işleyerek geçineceklerini söyler. Birlikte çalışarak sönen ocaklarını yeniden yakarlar ve hatta bir dağ ve bağ kurarlar.
Ancak bu sefer Sülün kız, dağlarını sel almasından ya da bağlarını yel almasından kuruntu duymaya başlar. Annesi, “Ağzını hayra aç ki, hayır gelsin işine” diyerek onu uyarır. Daha sonra Sülün kız, “Ya asmada üzüm olmazsa?” diye daha küçük şeyleri tasalanmaya başlar. Annesi son bir kez, Tasa’nın isminin var, cisminin yok bir kuş olduğunu ve nerede avare (tembel/kaygılı) varsa gidip onu bulduğunu açıklar. Sülün kız bu öğüdü dinlemez ve kendini avareliğe verir.
Tasa Kuşu hemen onu kanatları arasına alır ve cennet gibi bir bahçeye götürür. Buna rağmen Sülün kız tatmin olmaz ve tasalanmaya devam eder:
1. Kuşların cıvıl cıvıl seslerini duyarken, “Ah bin gözüm, bin kulağım olsa da…” diye tasa çekince, bahçedeki tüm kuşların sesi, dili tutulur.
2. Açlık gelince, ağaçların Tuba ağacı olmasını ve “Eğil desem, eğilse; doğrul desem, doğrulsa!” diye hayıflanınca, ağaçlar tam tersine dallarını yukarı kaldırır ve meyveler uzanamayacağı hale gelir.
3. Gürül gürül akan sulara bakıp “Ah şu sular Kevser olsa!” diye yanıp yakılınca, sular kuruyup çekilir.
Sülün kız en sonunda başını bir taşa vurarak ayılır ve annesinin sözlerini hatırlar: “Ya evde otur gergef işle; ya bağa git, toprağı avuçla”. Rahat bir nefes alıp “Oh!” dediğinde Oh Dede peydah olur. Sülün kız ondan sadece annesini ister ve gözünü açtığında annesinin dizi dibinde bulur.
İşlenen Değerler: Öz denetim, çalışkanlık, kanaatkârlık (avarelikten ve yersiz kaygıdan kaçınma)
  • Kişiler: Sülün Kız, annesi, Tasa Kuşu, Oh Dede.

  • Olay: Babasını kaybeden Sülün Kız sürekli kaygılanır: “Ya bağımızı sel alırsa, ya dağımızı yel alırsa!” Annesi “tasa boş bir kuştur, insanı tüketir” diyerek öğüt verir. Ama kız korkularına yenik düşer, Tasa Kuşu da onun üzerine konar. Kız hayallerle avunur, ama açlık ve yalnızlıkla baş başa kalır. Sonunda Oh Dede karşısına çıkar, “dile benden ne dilersen” der. Sülün Kız annesini ister ve annesine kavuşur. Böylece tasa kuşu kaybolur.

  • Mesaj: Boş kaygılar insanı mutsuz eder. Çalışmak, tevekkül etmek ve hayra yönelmek gerekir.

  • Değerler: Çalışkanlık, tevekkül, aile sevgisi, sabır, umut.


Keloğlan ve Tarhana Tozu

Ülkenin padişahı bir hastalığa yakalanır ve sesi çıkmamaktadır. Keloğlan, annesinin yaptığı tarhana çorbası ile padişahı iyileştirir. Padişah, ödül olarak yalnızca bir kâse şerbet verir. Keloğlan bu şerbeti içince bir sihir gerçekleşir ve hayvanların dilini anlamaya başlar.
Keloğlan yolda üç farklı hayvana yardım eder:
1. Ayağına diken batan bir yavru tayın dikenini çıkarır. Tayın annesi onu sırtına alarak gideceği yere götürmeyi teklif eder.
2. Yol üzerinde yuvalarını tam yolun üzerine kurmuş olan karıncaların mahvolacağını duyar ve yolunu değiştirerek onlara yuvalarını taşıyacak zaman kazandırır.
3. Açlıktan yakınan kuşlara annesinin heybesine koyduğu mısır tanelerini verir.
Keloğlan yoluna yaya devam ederken bir çukurun içine düşer ve kendini haydutlar ülkesinde bulur. Haydutların lideri ona bir sınav verir: Çuvaldaki buğdayları, arpaları ve pirinçleri birbirinden ayırmasını ister. Keloğlan saatlerce uğraşır ama yorgunluktan uyuyakalır. Uyandığında, daha önce yardım ettiği karıncaların gelip tüm tahılları ayırdığını görür. Haydutlar onu bıraktığında, dik bir uçuruma gelir. Bu sefer de daha önce beslediği kuşlar gelip onu sırtlayarak yeryüzüne çıkarır.
İşlenen Değerler: Yardımseverlik, yapılan iyiliğin karşılığının bulunması (adalet/karşılıklı sevgi)
  • Kişiler: Padişah, vezirler, hekimler, halk, Keloğlan.

  • Olay: Padişah sesini kaybeder. Ülkenin hekimleri çare bulamaz. Keloğlan’ın annesi hazırladığı tarhana tozu ile padişahı iyileştirir.

  • Mesaj: Çözümler bazen halkın içinde, en basit şeylerde saklıdır. Keloğlan zekâsı ve annesinin bilgeliğiyle padişahı kurtarır.

  • Değerler: Zekâ, çalışkanlık, bilgelik, sadelik, halk bilgeliği.


Akıllı Evlat

Çok zengin, yaşlı bir baba, ölmeden önce mallarını bölmek için üç oğlunu yanına çağırır. Her birine birer kese altın verir ve üç yıl boyunca uzakta kalıp, geri döndüklerinde ne yaptıklarını anlatmalarını ister. Mallarını, yaptığı işleri en çok beğendiği oğluna verecektir.
Üç yıl dolduğunda oğullar geri döner:
1. Büyük Oğlan: Altınlarla kendine kırk babayiğit atlı toplamış, onlara kılıç kuşanmayı öğretmiş ve bu adamların babasının kendisine vereceği malları koruyacağını söyler.
2. Ortanca Oğlan: Altınlarla her biri bir kese altın değerinde yüz deve almış ve bunları satarak zengin olmayı planladığını söyler.
3. Küçük Oğlan: Tehlikeli bir ulu su (nehir) başına gitmiş. Bu suyun boğduğu ve yetim bıraktığı çocukları görünce, parasıyla ustalar getirterek suyun üzerine köprü kurdurmuştur. Daha sonra bu suyun yetim bıraktığı kırk erkek çocuğu toplayıp getirmiştir. Babasına, bu çocukları büyütüp memlekete faydalı insanlar yetiştirileceğini, böylece hem iyilik yapılmış hem de memlekete faydalı insanlar kazandırılmış olacağını söyler.
İhtiyar baba, üçünün içinde sadece küçük oğlunun yaptığı işi beğenir. Tüm mallarını küçük oğluna verir ve onu hepsine baş yapar. Küçük oğul bu yetimlere babalık edecektir; büyük ağabeyi adamlarıyla onu koruyacak, ortanca ağabeyi de develeriyle ona verilen işleri görecektir.
İşlenen Sayılar: Masalda 3 (üç oğul, üç yol, üç yıl) ve 40 (kırk atlı, kırk erkek çocuk) mitolojik sayılar olarak geçer.
İşlenen Değerler: İyilik yapmak, yardımseverlik, toplumsal sorumluluk (küçük oğulun köprü yapması ve yetimlere sahip çıkması)
  • Kişiler: Köy halkı, aile, akıllı çocuk.

  • Olay: Köyde yaşanan sıkıntılar karşısında akıllı bir evlat cesareti ve bilgeliğiyle çözümler üretir. Hem ailesini hem de köyünü kurtarır.

  • Mesaj: Akıl, bilgi ve sorumluluk sahibi olmak toplumun kurtuluşudur.

  • Değerler: Çalışkanlık, sorumluluk, dayanışma, cesaret.


3. Eğitimsel Yönler ve Etkinlikler

  • Etkinlik Çeşitleri: Masal unsurlarını (zaman, mekân, kişi, olay) belirleme, değerleri yazma, masalı dramatize etme, resimleme, yeni masal yazma.

  • Amaç: Öğrencilerin masallardan hareketle hem Türk kültürünü öğrenmeleri hem de değerleri günlük yaşamla ilişkilendirmeleri.

  • Değer Eğitimi:

    • Padişahın Kızları → sevgi, sabır, adalet.

    • Yürekdede → kanaatkârlık, yardımseverlik.

    • Tasa Kuşu → tevekkül, umut.

    • Keloğlan → zekâ, bilgelik.

    • Akıllı Evlat → sorumluluk, çalışkanlık.

  • Sonuç: Masallar aracılığıyla öğrencilere hem dil ve edebiyat bilgisi kazandırılır hem de toplumsal, ahlaki ve kültürel değerler benimsetilir.