Bilinçli Tüketici

Bilinçli tüketici, bir mal veya hizmeti satın alırken ihtiyaçlarını, bütçesini, kalitesini ve çevresel etkilerini göz önünde bulunduran, tüketici haklarını bilen ve savunan, reklamların etkisinde kalmayan, israf yapmayan ve etik davranan kişidir. Bilinçli tüketici olmak için, alışveriş yapmadan önce araştırma yapmak, fiyat karşılaştırması yapmak, sözleşmeleri okumak, güvenilir kaynaklardan alışveriş yapmak, bütçeye uygun alışveriş yapmak ve gereksiz harcamalardan kaçınmak gerekir. Bilinçli tüketici, hem kendisi hem de toplum için faydalıdır. Bilinçli tüketici, ekonomik, sosyal ve çevresel sorunların önlenmesine katkıda bulunur.

Bilinçli tüketicinin çevreye katkısı çok büyüktür. Bilinçli tüketici, doğal kaynakları korur, enerji tasarrufu yapar, çevre kirliliğini önler, doğadaki canlılara zarar vermez ve atık besinlerin geri dönüşümünü sağlar Bilinçli tüketici, çevre dostu ürünleri tercih eder, gereksiz ürünleri almaz, doğal içerikli malzemeleri kullanır. Böylece, hem kendi sağlığına hem de gezegenimizin geleceğine katkıda bulunur. Bilinçli tüketici olmak, hem bireysel hem de toplumsal bir sorumluluktur.

Bilinçli tüketicinin çevreye katkısı şu şekilde olabilir:

  1. Sürdürülebilirlik: Bilinçli tüketiciler, sürdürülebilir ürünleri tercih ederek, çevreye katkıda bulunurlar. Sürdürülebilir ürünler, doğal kaynakları korur ve çevre dostu üretim yöntemleri kullanır.
  2. Atık azaltma: Bilinçli tüketiciler, atık azaltma konusunda duyarlıdır ve geri dönüşümü teşvik ederler. Geri dönüşüm, doğal kaynakların korunmasına ve atık miktarının azaltılmasına yardımcı olur.
  3. Enerji tasarrufu: Bilinçli tüketiciler, enerji tasarrufu yaparak, çevreye katkıda bulunurlar. Enerji tasarrufu, doğal kaynakların korunmasına ve çevre kirliliğinin azaltılmasına yardımcı olur.
  4. Çevre dostu ürünlerin tercih edilmesi: Bilinçli tüketiciler, çevre dostu ürünleri tercih ederek, çevreye katkıda bulunurlar. Çevre dostu ürünler, doğal kaynakları korur ve çevre kirliliğini azaltır.
  5. Tüketici haklarına saygı: Bilinçli tüketiciler, tüketici haklarına saygı gösterir ve tüketici haklarını korumak için gerekli adımları atarlar. Bu da, çevreye katkıda bulunmak için önemli bir faktördür.

Bilinçli tüketiciler, çevreye katkıda bulunmak için birçok farklı yolu kullanabilirler. Bu yollar, doğal kaynakların korunmasına, atık miktarının azaltılmasına ve çevre kirliliğinin azaltılmasına yardımcı olur.

 

Doğaya ve çevreye saygı göstermek, sadece maddi ve fiziksel bir sorumluluk değil, aynı zamanda manevi bir erdemdir. Doğa, yaratıcının bize bahşettiği bir nimet, bir sanat eseri, bir emanettir. Doğayı korumak, yaratıcıya şükretmek, onun sanatını takdir etmek, onun emanetine sahip çıkmak demektir. Doğa, aynı zamanda insanın kendisini tanıması, geliştirmesi, arınması ve yücelmesi için bir kaynaktır. Doğada, insan hayatın anlamını, değerini, güzelliğini ve kutsallığını keşfeder. Doğa, insanın ruhunu besleyen, ona huzur, mutluluk, sakinlik, neşe veren bir dosttur. Doğayla bağ kurmak, insanın ruh sağlığını korumak, stresi azaltmak, psikolojik rahatsızlıkları önlemek için de önemlidir. Doğaya ve çevreye saygı göstermek, aynı zamanda insanın diğer canlılara karşı da sorumluluğunu yerine getirmesidir. Doğada, insanın dışında binlerce canlı türü yaşamaktadır. Bu canlılar, insanın kardeşi, ortağı, komşusudur. Onlar da yaşamak, beslenmek, üremek, barınmak, mutlu olmak isterler. Onlar da insan gibi yaratıcının varlıkları, sanatları, emanetleridir. Onlara zarar vermek, onları yok etmek, onların haklarını ihlal etmek, yaratıcıya karşı saygısızlık, isyandır. Doğaya ve çevreye saygı göstermek, manevi yönden önemli bir konudur. Bu konuda, dinler, felsefeler, kültürler, bilimler, sanatlar, eğitimler, yasalar, kurumlar, sivil toplum örgütleri, medya, bireyler, hep birlikte çalışmalı, duyarlılık göstermeli, bilinç kazandırmalı, örnek olmalı, çözüm üretmelidir.

İsraf, lüzumsuz ve aşırı bir şekilde kullandığımız maddi değerlerde ve imkânlarda yer alan bir konudur. İsraf, haddi aşmak, itidalden ayrılma, aşırılık, savurganlık gibi anlamlara sahiptir. İsraf, dinin ve mürüvvetin uygun görmediği yerlere dağıtmaya yönelik bir davranıştır.

Örneklerle anlatılabilir:

  • Bir kimsenin, kendi elbisesini yırtması, yakması, hala bir zulüm olarak kabul edilir.
  • Bir kimsenin, içki ve genelev gibi haram bir şeye para verilirse, israf da olur.
  • Bir kimsenin, nefis yemekleri yemek, yüksek, büyük binalar yapmak gibi helal ve lüzumlu şeyleri lüzumsuz şekilde kullanmak israf değildir.

İsraf, kotu bir davrandır ve çoğu zaman, kibir ve cimrilikle birlikte kabul edilir. İsrafı engellemenin bir yolu, lüzumsuz şeylerden kaçınmak ve kullanılabilecek kısmını kullanmak olanak sağlamaktır.

İslam’da israf konusuna ilişkin ayet, hadis ve vecizeler şunlardır:

Ayetler:

  1. el-En’am 6/141: “O, size rızık olarak verdiklerimizin temizlerinden yiyin ve israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”
  2. el-A’raf 7/31: “Ey Ademoğulları! Her mescide ziynet ve süsünüzü götürün. Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”

Hadisler:

  1. Nevevî: “Mâsiyetlerde aşırı gidip meşrû sınırların ötesine geçmek” şeklinde açıklamıştır.
  2. Hz. Peygamber: “Bir kimsenin, içki ve genelev gibi haram bir şeye para verilirse, israf da olur.”

Vecizeler:

  1. Söz: “Değersiz bir amaç uğruna fazla mal harcamak, harcamada haddi aşmak, meşrû bir konuda harcanması gerekli olan ölçüden fazlasını harcamak.”
  2. Tanım: “Para ve mal sarfıyla ilgili olarak ele alınması.”

Bu ayetler, hadisler ve vecizeler, israf konusunu vurgulayarak, lüzumsuz harcamalardan kaçınılmasını ve Allah’ın verdiği nimetlerin gereksiz yere tüketilmemesini öğütlemektedir. İslam’da israfın önlenmesi ve tasarrufun teşvik edilmesi önemli bir prensiptir.