Ortaokullara Zorunlu Düşünme Eğitimi Dersi

15 Nisan 2016’da Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, “Seçmeli Düşünme Eğitimi Dersi” yerine “Ortaokul Düşünme Eğitimi Dersi’nin 7 ve 8’inci sınıflarda okutulması”na karar verdi. Uygulama 2017-2018 eğitim-öğretim yılından itibaren kademeli olarak başlayacak.
zorunludusunme
5 Nisan 2016’da Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı, “Seçmeli Düşünme Eğitimi Dersi” yerine “Ortaokul Düşünme Eğitimi Dersi’nin 7 ve 8’inci sınıflarda okutulması”na karar verdi. Uygulama 2017-2018 eğitim-öğretim yılından itibaren kademeli olarak başlayacak. Bu karar gerçekten çok sevindirici. “Düşünme Eğitimi”, öteki adıyla “Çocuklar için Felsefe Eğitimi” konusuna çok emek vermiş ve halen de vermekte olan biri olarak, bu kararın alınmasını çok önemli buluyorum. Söz konusu dersin nasıl doğduğuna çok yakından tanık olan biri olarak bazı bilgileri kısaca da olsa okurlarla paylaşmak istiyorum: 2004 yılında Türkiye Felsefe Kurumu’yla Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nın birlikte düzenlediği “Felsefe Eğitimi Sempozyumu”nda, o zamanki adıyla ilköğretim okullarının ikinci kademesinde okutulmak üzere, “Çocuklar İçin Felsefe” adı altında bir dersin konulması önerilmiş ve üç yıl kadar sonra da MEB, önerilen dersin “Düşünme Eğitimi” adı altında 6, 7 ve 8’inci sınıflarda “Seçmeli” olarak okutulmasına karar vermişti. Bu ders çok az sayıda okulda okutulmuş, o yıllarda, ilkin Maltepe Üniversitesi ve sonra da Sabancı Üniversitesi “Düşünme Eğitimi Çalıştayları” düzenlemişti. 2011 yılında ise, Türkiye Felsefe Kurumu ile UNESCO Felsefe İhtisas Komisyonu ortak bir çalışmayla konuyu ele alarak, “İlk ve Ortaöğretimde Felsefe Eğitimi” başlıklı bir toplantı düzenledi. Toplantı notları 2013 yılında kitap olarak da yayımlandı (Bkz. Çocuklar İçin Felsefe Eğitimi, Hazırlayanlar: Betül Çotuksöken-Harun Tepe, Ankara: Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları, 2013). ‘Öğretim Programı’ hazırlanıyor Çocukların felsefi düşünmeyle, felsefe bilgisiyle olabildiğince erken yaşta karşılaşmasının ne denli önemli olduğu artık dünyaca biliniyor. Başta UNESCO olmak üzere, konuya ağırlık veren, daha iyi bir dünya yaratmanın yollarını ararken çocuk ve gençleri felsefeyle buluşturmaya çabalayan çok sayıda filozof, düşünür, bilge kişi var dünyamızda. Ülkemizde de bu konu, özellikle Türkiye Felsefe Kurumu’nun öncülüğünde, Kurumun “Çocuklar İçin Felsefe Birimi”nde 1992 yılından beri sürüyor.  Çocukların felsefeyle karşılaşmasının amacına ulaşabilmesi için, kurumsallaşması, okuleğitiminde yerini alması son derece önemli. Ancak dersin zorunlu hale getirilmesi, öğretim programının amaca uygun biçimde hazırlanması, öğretim malzemelerinin titizlikle seçilmesi ve şimdiye kadar bu bağlamda yapılmış olan çalışmaların dikkate alınması da bir o kadar önemli. Şu sırada oluşturulan “Öğretim Programı” ayrıntılı olarak incelenmeli elbette. “Öğretim Programı” hazırlanırken dikkate alınan kaynakçada yukarıda anılan kitaptan yararlanılması da çok sevindirici. Çünkü 2011 toplantısında konuyla ilgili tüm taraflar,MEB, YÖK, UNESCO, TFK, araştırmacılar, öğretmenler, yazarlar, ders kitabı yazarları, çevirmenler, yayınevleri bir araya gelerek, “çocuk-felsefe” ilişkisini son derece kapsamlı bir biçimde ele aldılar ve ülkemizde ender görülen bir işbirliğini hayata geçirdiler. Bu nedenle, hazırlanan “Öğretim Programı”nda söz konusu kitabın dikkate alınması çok sevindirici ve umutlandırıcı. Bir konunun öğretim-öğrenim-eğitim bağlamına taşınması, ders kitaplarının, öğretim malzemelerinin en iyi şekilde hazırlanması gerekli koşulların önemli bir bölümünü oluştururken, dersi yürütecek ve öğrenciyi merkeze alacak öğretmenin yetişimi, taşıdığı nitelikler belki de yeterli koşulların bir bölümünü oluşturuyor.  Dersi uzman öğretmenler versin Asıl gelmek istediğim nokta şu: Dersin, tartışmasız, felsefe grubu eğitimi öğretmenlerince verilmesi konusu. 2014 yılında yenilenen “Öğretmenlik Alanları, Atama ve Ders Okutma Esasları”nda, daha sonra yeniden bir değişikliğe gidilerek “Düşünme Eğitimi”  dersinin sosyal bilgiler ve Türkçe öğretmenlerince de verilmesi karar altına alındı. Dikkat çekmek istediğin nokta, biraz önce de belirttiğim gibi bu dersin, felsefe grubu eğitimi öğretmenlerince verilmesidir. Çünkü özellikle felsefe eğitimi almış olanlar, öğrenimleri sırasında çok yönlü düşünme, seçenekli düşünme, çözümleyici (analitik) düşünme, yaratıcı düşünme ve en önemlisi de “özenli düşünme” konusunda özel olarak eğitiliyorlar. Elbette tüm öğretmenlerin hatta yetişkin tüm bireylerin, düşünmenin bu türlerinin “öznesi” olması beklenir, olmalıdır da. ancak felsefe grubu eğitimi öğretmenleri bu işin ustası olmak üzere özel yetiştiriliyorlar. İşte bu öğretmenler ancak dersin istenen amaca ulaşmasını sağlayabilirler; özenli düşünen, özenli dile getiren kuşakların yetişmesinde katkılı olabilirler. Hepimizin istediği de bu değil mi? Bu, aynı zamanda uzmanlıklara saygının da gereğidir; nasıl ki sosyal bilgiler dersine ya da Türkçe dersine felsefe öğretmenini atamıyorsak, bunun tersini de yapmayalım.

Kaynak:Hürriyet/Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN – Maltepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı