30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Anlaşması

erkanisanmaz

Site Yöneticisi
Yönetici
Admin
Katılım
21 Ocak 2007
Mesajlar
8,646
Puanları
683
Yaş
48
Konum
Denizli
Web sitesi
www.sosyalbilgiler.biz
30 Ekim 1918 Mondros.fw.png


1918 yılına gelindiğinde I. Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti’nin de dahil olduğu İttifak devletlerinin her bakımdan aleyhine gelişmeye başlamıştı. 1917 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa katılması yenilgiyi kaçınılmaz hale getirmiştir.
Bulgaristan 29 Eylül’de ağır şartlar içeren bir ateşkes antlaşması imzalayarak savaştan çekilince Osmanlı Devleti ile müttefikleri arasındaki kara bağlantısı kesildi, Trakya ve dolayısıyla İstanbul her türlü düşman saldırısına açık hale geldi. Filistin-Suriye cephesinde 19 Eylül’de gerçekleştirilen İngiliz saldırısı da Osmanlı kuvvetlerinin bozgunu ile sonuçlanmıştı. 5 Ekim’de İtilâf kuvvetleri Bulgaristan üzerinden Trakya’ya taarruza hazırlanırken Osmanlı hükümeti İspanya aracılığı ile İtilâf devletlerine barış teklif etti. Aynı günlerde Almanya ve Avusturya da benzer girişimlerde bulundular. Ancak Osmanlı Devleti’nin hem birinci teklifi hem 12 Ekim’de yaptığı ikinci başvuru cevapsız kaldı. Ülkenin yüzyüze geldiği bu ağır siyasî ve askerî tablo sebebiyle Meclis-i Meb‘ûsan Talat Paşa hükümetine güvensizlik oyu verdi. Yeni hükümeti 14 Ekim’de İttihat ve Terakkî politikalarına karşı olan Ahmed İzzet Paşa kurdu. Bu hükümette Rauf Bey (Orbay) Bahriye nâzırı oldu. Sadrazam Ahmed İzzet Paşa’nın ilk icraatı İtilâf devletleriyle barışı tesis etmek için harekete geçmek oldu. Bu amaçla, Irak cephesinde Osmanlı kuvvetlerine esir düşüp Büyükada’da ikamete tâbi tutulan İngiliz Generali Townshend’e İngiltere ile Osmanlı Devleti arasında aracılık yapması teklif edildi ve Osmanlı barış teklifi Çanakkale Boğazı önündeki İngiliz filosu kumandanı Amiral Calthrope’a iletildi. Calthrope 23 Ekim’de teklifin hükümeti tarafından kabul edildiğini, mütareke yapmak üzere kendisinin görevlendirildiğini ve müzakere için Osmanlı delegelerinin hemen gönderilmesi gerektiğini bildirdi.

İngiltere’nin mütareke teklifini kabul etmesinden sonra Osmanlı başşehri kısa bir süre Osmanlı heyetine kimin başkanlık edeceği tartışmasına sahne oldu. Sultan Vahdeddin heyet başkanı olarak Damad Ferid Paşa’yı göndermek istiyordu. Fakat hükümet, Damad Ferid Paşa’nın mütareke ile ilgili tutarsız fikirlerinden dolayı bu isteğe şiddetle karşı çıktı ve Bahriye Nâzırı Rauf Bey’i gönderilecek heyetin başkanlığına seçti. Padişah bu heyete saltanat ve hânedan haklarının korunmasına ve bazı vilâyetlere muhtariyet verilecekse bunun siyasî değil idarî olması gerektiğine dair bir tâlimat verdi. Asıl tâlimat ise hükümet tarafından hazırlandı. Wilson prensiplerine fazla bel bağlamış görünen hükümet şu hususların gerçekleştirilmesini istiyordu:
a) Hükümet yönetimine karışılmaması,
b) Ülkenin hiçbir yerine yabancı asker çıkarılmaması,
c) Alman yardımı sona erdiğine göre İtilâf devletlerinin para yardımı yapması,
d) Yunan gemilerinin geçmemesi şartıyla Boğazlar’ın açılabileceği ve askerin terhis edilebileceği.
Bu iyimser görüş ve beklenti ile Limni adasının Mondros Limanı’ndaki Agamemnon zırhlısına giden Osmanlı heyeti, burada dört gün süren müzakerelerden sonra 30 Ekim 1918’de Amiral Calthrope’un dikte ettirdiği hükümleri içeren Mondros Mütarekesi’ni imzaladı.

  • Mondros Ateşkes Antlaşması’nın maddeleri
    1)- Çanakkale ve İstanbul boğazlarının açılması, Karadeniz istihkamlarının itilaf devletleri tarafından işgali sağlanacaktır.
    2)- Osmanlı sularındaki bütün mayın tarlalarının, torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecek.
    3)- Karadeniz’de ki mayınlar hakkında bilgi verilecektir.
    4)- İtilaf devletlerinin bütün esirleri ile Ermeni esirlerinin kayıtsız-şartsız İstanbul’da İtilaf devletlerine teslim edilecektir.
    5)- Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir.
    6)- Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında İtilaf devletleri tarafından gözaltında tutulacaktır.
    7)- İtilaf devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa, herhangi bir stratejik noktayı işgal edebileceklerdir.
    8)- Osmanlı demiryollarından itilaf devletleri istifa edecek ve Osmanlı ticaret gemileri onların hizmetinde bulunacaktır.
    9)- İtilaf devletleri Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade edeceklerdir.
    10)- Toros tünelleri İtilaf devletleri tarafından işgal edilecektir.
    11)- İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri işgal ettikleri yerlerden geri çekileceklerdir.
    12)- Hükümet haberleşmesi dışında telsiz telgraf ve kabloların denetimi İtilaf devletlerine geçecektir.
    13)- Askeri ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir.
    14)- İtilaf devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye’den temin edeceklerdir. (bu maddelerden hiçbiri ihraç edilemeyecektir.)
    15)- Bütün demiryolları halkın kullanımına açık olmak kaydıyla, itilaf devletlerinin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır.
    16)- Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irakta’ki kuvvetler en yakın itilaf devletleri kumandanlarına teslim olacaktır.
    17)- Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır.
    18)- Trablus ve Bingazi’de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlara teslim edilecektir.
    19)- Denizci, asker ve sivil tüm Almanların ve Avusturyalıların bir ay içinde Türk ülkelerinden çıkartılması; uzak bölgelerdekilerin de olanaklı en erken tarihte çıkarılması.
    20)- Gerek askeri gerekse tesliminde gerekse Osmanlı ordusunun terhisinde ve gerekse nakil vasıtalarının İtilaf devletlerine teslimine dair verilecek herhangi bir karar derhal yerine getirilecektir.
    21)- İtilaf devletleri adına bir üye, Donatım (iaşe) kontrolünde çalışacak bu devletlerin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine derhal verilecektir.
    22)- Osmanlı harp esirleri İtilaf devletlerinin elinde tutulacağı, askerlik hizmeti yapabilecek kişilerin dışındakilerin serbest bırakılması fikrinin salıverilmesinin düşüneleceği.
    23)- Osmanlı hükümeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir.
    24)- Altı vilayet (vilayeti sitte) adı verilen yerlerde bir karışıklık olursa, bu vilayetlerden herhangi birini İtilaf devletleri işgal edebileceklerdir.
    25)- Müttefiklerle Osmanlı devleti arasındaki savaş, 1918 yılı Ekim ayının 31 Perşembe günü mahalli saat ile öğlen zamanı sona erecektir.

  • Mondros Mütarekesi’nin uygulanması
    13 Kasım 1918’de İtilaf donanmalarına mensup bir filo, ateşkesin 1. maddesi uyarınca Çanakkale İstanbul boğalarındaki askeri tesisleri işgal etti. Aralık 1918 ve Ocak 1919 aylarında Fransız ve İngiliz birlikleri, 10. ve 16. maddeler uyarınca Antakya, İskenderun, Adana, Tarsus, Kilis ve Antep’e girdileri. 11-26 Kasım tarihleri arasında Türk ordusu Batum, Ardahan, Ahiska ve Kars’ı tahliye etti. Bu yerlerde Türk direniş örgütlerinin denetiminde milli şura hükümetleri kuruldu. İtalya, Fransızların Kilikya (Adana) bölgesine girmesinin kendi çıkarlarına yönelik bir tehdit sayarak protesto etti. 22 Mart 1919’da antlaşmanın 7. maddesini gerekçe göstererek tek taraflı olarak Antalya’yı işgal etti. Bu olay Paris’teki barış konferansında diplomatik bir krize yol açtı. Nisan ayında İtalya bir ay süreyle barış konferansını terk etti. Bu olay dışında antlaşmanın ilk altı ayı önemli gerilimler olmadan geçti. İstanbul’daki İtilaf temsilcileri ile Türk hükümeti arasındaki en ciddi sorunlar, eski İttihat ve Terakki yöneticilerinin savaş ve tehcir suçları nedeniyle yargılanması ve tutuklanması konumunda doğdu.
    Antlaşmanın süreci sessizlik içinde sürerken, Mayıs 1919 yılında Paris Barış Konferansı, Mondros’ta verilmiş olan söz, yani Yunanlıların antlaşmaya dahil edilmemesi hükmü çiğnenmiş ve Yunanlıların İzmir’i işgaline karar verilmiştir. Aynı günlerde Osmanlı devletinin birçok köşesi İtilaf devletleri tarafından işgal edildi. Öncelikle Kars ve Batum’daki milli şura hükümetleri İngilizler tarafından dağıtıldı. Aynı günlerde açıklanması beklenen barış antlaşması belirsiz bir tarihe ertelendi. Daha önceki dönemlerde Anadolu üzerinde birçok emelleri ve oyunları olan Avrupa devletlerinin bu işgalci ve işgalci tavrı kamuoyunu şaşırtmamış; fakat aksine Anadolu’da eşi benzeri görülmeyen bir Kurtuluş Savaşı’nın da fitilini ateşlemiştir.

  • Mondros Ateşkes Antlaşması'nın Önemi
    Osmanlı İmparatorluğunun imzalamak zorunda kaldığı ancak ne Wilson ilkelerine nede bağımsızlığa uyan bu antlaşma Osman devletinin etki alanını kısıtlamıştır. Ayrıca bu ateşkes oluştuğu hükümler gereğince Osmanlı İmparatorluğunu fiilen tarihe gömmüştür. Çünkü yaklaşık sekiz yıl süren bir savaştan sonra Osmanlı devleti yenik düşmüş, orduları dağıtılmış, savaşta birçok insanını kaybetmiş ve ekonomik olarak da çökme noktasına gelmiştir. Mondros antlaşmasının hükümleri incelendiğinde zaten itilaf devletlerine boyun eğen ve tamamen savunmasız bir Anadolu kalmıştır. Boğazların İtilaf devletleri tarafından işgal edilmesiyle, Anadolu ile Trakya bağlantısı kesilmiş İstanbul’un güvenliği tehlikeye düşmüştür. İtilaf devletlerinin kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durumda koydukları 7. madde apaçık anlaşma devletlerine Anadolu’yu işgal etmenin kapısını açmıştır. Altı doğu ilinde çıkacak herhangi bir iç karışıklık halinde bu illerin İtilaf devletleri tarafından işgal edileceğine dair 23. madde ise İtilaf devletlerinin Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurmak istemelerinin aslında temellerini atmaktaydı. Stratejik noktaların işgali, ordunun terhisi ve donanma ile cephanelerin teslimi gibi askeri tedbirler, yenilen tarafın savaşa devam edemez hale getirmeye yöneliktir. Resmi antlaşmanın yanı sıra, Amiral Calthorpe’un sözlü açıklamalarını içeren bir mektup da Türk tarafına sunuldu. Bu mektupta, işgal kuvvetlerine Yunan askerinin katılmayacağı ve benzeri taahhütler yer alıyordu. Antlaşmanın hükümleri ve uygula olarak savaştan yenik çıkan Almanya, Avusturya-Macaristan ve Bulgaristan ile yapılan hiçbir antlaşmaya benzemiyordu. Saydığımız bu devletler antlaşma imzalandıktan sonra itilaf devletleri askerlerince ele geçirilirken Osman devleti doğulu bir devlet olarak İngilizlerin fikrine göre padişahın boyunduruğunda kukla bir halktan oluşuyordu. Osmanlı’nın merkezi olan İstanbul hükümeti ele geçirildikten sonra padişaha istediklerini yapacak, böylece Rusya itilaf devletlerinin boyunduruğuna girecek ve Anadolu karış-karış istila edilecekti. Osmanlı devleti birinci dünya savaşında yenilmiş ve Avrupalı devletlerin tabiriyle “hasta adam” ölmüştü. Bu ölen adamın mirasını paylaşmak için bütün Avrupalı devletler sıraya girmişti. İşte bu yüzden Mondros mütarekesi bir barış antlaşmasından çok işgal planı olarak anılmaktadır. Daha önceki Osmanlı dönemlerinde özellikle gerileme devrinde hasta adam olarak nitelenen Osmanlı devleti. İngilizler, öncelikle Ege bölgesi ve Trakya’da güçlü bir Yunan devleti kurmak çalıştı, ardından doğuda özellikle Kafkaslarda bir Ermeni devleti kurarak bu devletleri Rusya ile arasında bir tampon olarak kullanarak sömürge yollarının güvence altına almak istiyordu. İngilizler tarafından Rusya’ya karşı tampon devlet niteliğindeyken artık güçsüzleştiği görülünce yeni planlar arayışına giren İngiltere savaştan yenik çıkan Osmanlı devleti üzerindeki planlarını uygulamaya koymuştur.
 
Üst