TBMM ve Millî Egemenlik

sınıf

Çalışkan Üye
Üye
Katılım
22 Haz 2010
Mesajlar
732
Puanları
28
Konum
İzmir
TBMM’nin Açılması
Mustafa Kemal’in Anadolu’da toplanmasını istemesine karşın, 12 Ocak 1920’de istanbul’da toplanan meclis, Erzurum ve Sivas kongrelerinin esaslarını Misakımillî ilkesi doğrultusunda kabul ve ilan etmiştir.
16 Mart 1920’de istanbul’un itilaf Devletleri tarafından fiilen işgal edilmesi üzerine meclis dağılmış ve milletvekillerinin bir kısmı ingilizler tarafından tutuklanmıştır. Bunun üzerine Mustafa Kemal, valiliklere ve kolordu komutanlıklarına talimat vererek, Ankara’da toplanacak pek çok yetkiye sahip bir meclise yeni temsilciler seçmelerini bildirmiştir.
Bu çağrının sonucunda 23 Nisan 1920’de yurdun her bölgesinden gelen millet temsilcileriyle Ankara’da Büyük Millet Meclisi açıldı. Mustafa Kemal, millet iradesini ve egemenliğini temsil eden bu meclise başkan seçilerek, artık Türk bağımsızlık mücadelesinin her bakımdan, askerî, siyasi ve sosyal lideri olmuştur. Egemenliğin padişaha, bir sınıf veya zümreye değil, Türk milletine ait olduğu

gerçeğini devlet hayatımıza kazandıran Atatürk’tür.
Artık Türk milletinin iradesi, kararları ve sesi, onun yegane temsilcisi olan Büyük Millet Meclisi aracılığıyla bütün dünyaya duyurulmuş olmaktaydı. Büyük Millet Meclisi ile Türk milleti, varlığını ve kaderi üzerindeki hakimiyetini resmen ilan etmiştir.
Millî Mücadele, Türk ulusunun bağımsızlığına olan düşkünlüğünün ve zafere duyduğu sarsılmaz inancın tam desteğiyle, Birinci meclisin önderliğinde kazanılmıştır.
20 Ocak 1921 tarihinde hazırlanan ilk anayasamızda da, hakimiyetin kayıtsız şartsız milletin olduğu ilkesi esas kabul edilmiştir. Halkın kendi kaderini kendisinin tayin etmesi en tabi hakkıdır. Kanun yapmak ve yürütmek yetkileri, milletimizi temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisinde toplanmış ve buradan tecelli etmiştir. 1921 Anayasası ile Amasya Genelgesi’nden itibaren gelen ve yerleşen maneviyat ve kanaat, resmî bir nitelik kazanmış ve bu anayasa metni ile artık hukukî hüvviyete bürünmüştür.

Millî Egemenlik
Anayasamızın “Egemenlik” başlıklı 6. maddesi aynen şöyle demektedir: “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.”

Toplumda hiçbir kimse, hiçbir zümre, hiçbir sınıf ya da grup, doğrudan üstün emretme gücüne sahip olamaz. Toplumda üstün emretme gücünün tek kaynağı ve tek sahibi milletin kendisidir.
Önemli olan, millî egemenlik fikrinin genç nesillerce, ruhunda ve anlamında gönülden benimsenmesi ve onu yaşatmasıdır
Millî egemenliğin en kısa tanımı şudur; Egemenliğin tam meşru kaynağı ve sahibi millettir. Millet iradesi, fertlerin iradelerinin bir araya gelmesinden ve kaynaşmasından oluşmaktadır. Millî egemenlik, milletin bölünmez iradesini temsil eder.
Atatürk’e göre, toplumda en yüksek hürriyetin, en yüksek eşitlik ve adaletin devamlı şekilde sağlanması ve korunması ancak ve ancak tam ve kesin manasıyla millî egemenliğin kurulmuş olmasına bağlıdır. Bundan dolayı hürriyetin de eşitliğin de adaletin de dayanak noktası millî egemenliktir.

Atatürk, “Türk’üm” diyen her insanın vatan toprakları üstünde ayrıcalıksız ve kaynaşmış bir Türk ulusunu temsil ettiğini özellikle vurgulamıştır. Egemenlik kayıtsız şartsız ulusun olacaktır! ilkesi doğrultusunda hiçbir güç, hiçbir iç ve dış kuvvet bu hakkı ulusun elinden alamaz. Ulusumuz, en kutsal varlığı olan bağımsızlığını, gerektiğinde canı pahasına korumuştur ve her zaman da koruyacaktır.
 

cevahirylmazz

Yeni Üye
Üye
Katılım
11 Nis 2015
Mesajlar
1
Puanları
1
Yaş
123
Konum
giresun
TBMM ve Millî Egemenlik

büyük millet meclisinin açılışı ile ulusal egemenliği ilişkilendirir konusunu anlatıcam ama nasıl bi plan uygulayacağımı bilmiyorum. yardım eder mısınız
 
Üst